Türk Nefroloji Derneği, kaya tuzu gibi bazı tuzların daha sağlıklı ve organik adı altında satılmasına dikkat çekti ve "Ülkemizde tuz tüketimi halen çok yüksek iken normal rafine tuzdan çok da farklı olmayan kaya tuzunun sağlıklı olarak gösterilmesi bilimsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır" dedi.
9 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle açıklama yapan Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Turgay Arınsoy, günde 5-6 gram yani bir çay kaşığı kadar tuz alınmasının yeterli olduğunu ancak Türkiye'nin bu konuda dünya liderlerinden biri olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
"2012 yılında yapılan Patent 2 isimli epidemiyolojik çalışmada günlük tuz alımının 14.8 gram olduğu, bunun % 42.62'sinin evde eklenen tuzdan, % 31'inin ekmekten ve %12.6'sının sofrada eklenen tuzdan olduğu saptanmıştır.
Aşırı tuz tüketiminin en olumsuz sonucu kan basıncını yükseltmesidir. Tuz tüketiminde her altı gram artış ile sistolik kan basıncı 4-8, diyastolik kan basıncı 2.5-5 mmHg yükselir. Öte yandan, aşırı tuz tüketimi hem kan basıncını yükselterek, hem de bundan bağımsız olarak kalp-damar hastalıklarına, inmeye ve kronik böbrek hastalığına yol açabilir. Ayrıca, aşırı tuzlu beslenenlerde mide, akciğer, testis ve mesane kanseri ile osteoporoz risklerinin de arttığı gösterilmiştir. Tuz tüketiminin yaklaşık 6 gram azaltılması ile inmeye bağlı ölümlerin % 20-25, kalp krizine bağlı ölümlerin % 10-15 oranında azaltılabileceği öngörülmektedir.
Tuz tüketimini azaltmanın hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, inme ve kronik böbrek hastalığı sıklığının ve bunlara bağlı ölümlerin azaltılmasına önemli katkı sağlayacağı aşikardır. Ancak, tuzun normal vücut işlevleri için gerekli bir madde olduğu unutulmamalı ve tuz tüketimini aşırı azaltmanın emniyeti sorgulanmalıdır."
“Organik tuz” benzetmesi doğru mu?
Yaptığı açıklamada himalaya tuzu, deniz tuzu, okyanus tuzu, kaya tuzu gibi farklı tuzların faydalı ve organik gibi algılanmasının gerçekleri yansıtmadığını belirten dernek şunlara dikkat çekti:
"Ülkemizdeki tuz tüketimi halen çok yüksek iken ve tuz tüketimini azaltmaya yönelik programlar yürütülmekteyken, normal rafine tuzdan çok da farklı olmayan ve benzer oranda sodyum içeren kaya tuzunun sağlıklı olarak gösterilmesi bilimsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Kaya tuzu kaynaklarının daha kısıtlı ve derinde olması üretiminin maliyetini artırmakta ve normal tuza göre 3-4 kat daha yüksek fiyatlara satılmaktadır. Kaya tuzu sanki ‘organik bir tuzmuş gibi’ takdim edilmektedir.
Kaya tuzu ile kristal tuz şekil benzerliği kadar oluşturduğu mineraller açısından da aralarındaki fark pek önemli sayılmayacak düzeydedir. Önemli olan bu tuzların oluşma biçimi, oluştuğu bölgedeki doğal koruma ve kaynaktan çıkartılma şeklidir. Himalaya tuzu, deniz tuzu, okyanus tuzu, kaya tuzu gibi farklı isimlerle satılan tuzlanın temel maddesi sodyum klordur. Kaya tuzunun bileşiminde % 94 oranında NaCI, %1 oranında CaS04 ve CaCI2 bulunmaktadır. Erimeyen madde (marn) ve diğer yabancı maddeler ise % 5’ini oluşturmaktadır. Kaya tuzunda az miktarlarda da olsa, insan sağlığı için zararlı olduğu bilinen talyum, radyum gibi radyoaktif maddeler ve kurşun bulunmaktadır.
Benzer şekilde piyasada yapay tuz olarak satılan, sodyum içeriği biraz daha azaltılmış tuzlar da mevcuttur. Bunların potasyum içeriği son derece yüksek olup böbrek hastaları için son derece tehlikelidir. Potasyumlu tuzlar bazı tansiyon düşürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında çok ciddi problem yaratabilir. Potasyumu çok yükselterek ani ölümlere neden olabilir.
Sonuç olarak; kaya tuzundaki sodyum miktarı rafine tuza göre birazcık daha düşüktür ancak bu küçük farklılık onu masum kılmaz. Kaya tuzunun da temel yapısı sodyum klorürdür ve 5 gram günden fazlası zararlıdır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder