Hürriyet'ten Aslı Barış röportajı...
Ekibinizle birlikte alzheimer, demans ve kaliteli yaşlanma konuları hakkında yeni araştırmalar yaptığınız duyumunu aldık... Alzheimer’la mücadele etmek mümkün mü?
- Evet. Ve sonuca yaklaştık. Ama hastalıklardan bahsederken neyin ne olduğunu iyi anlayalım. Alzheimer, demansın bir şekli. Demans ne demek: Unutkanlık. Unuttuğunu unutuyorsun, farkında değilsin. İki tip var. Birincisi ve yüzde 5’i genetik; hastalar arasında sadece yüzde 5’inde yüzde yüz genetik geçiş seyreder. İkincisi de kalıtsal olmayan alzheimer. Eğer babanız 80 yaşında nerede okuduğu gibi bilgileri unutmaya başladıysa, bu sefer sizde olma oranı yüzde 30.
Nasıl gelişiyor bu hastalık?
- Beyinde birçok elektrik kablosu olduğunu düşünün. Elektrik kablolarının üzerinde yapışık bir madde, bir plak tabakası oluşuyor. Ve bunlar enflamasyona neden oluyor. Ve beyin çalışamıyor, çünkü içeride bir savaş oluyor. Kablolar tutuşuyor, yangınlar çıkıyor, başlıyorsun ortaokulu nerede okuduğunu unutmaya... Ve devam ediyor.
Bu hastalığa yakalanmamızın nedenleri ne?
- Riski artıran farklı sebepler var. Mesela toksinler, vücutta cıvanın fazla olması. İkinci sebep, B vitamini gibi bazı vitaminlerin eksikliği. Omega 3 eksikliği de tehlikeli. Beynin yüzde 60’ı yağ olduğu için gereken derecede Omega 3 yağı alınmazsa, unutkanlık başlıyor. Çocuklarda da Omega 3 olmayınca IQ düşer, zindelik düşer. Somon, ton gibi balıkları tavsiye etmemiz de bu yüzden.
Peki engellemenin yolu nedir?
- Bu konuda son dönemde gelişmeler kat ettik. Mesela eskiden neden olduğunu bilmiyorduk, tomografi çekiyorduk, teşhisi koyuyorduk, sonra bir şey yapamıyorduk. Şimdi en azından neden olduğunu biliyoruz. Ve hastalığı önlemek için yeni ilaçlar da çıkıyor... Bu henüz çok yeni bir gelişme, ama herhalde 5-6 sene içerisinde her yere yayılacak.
Sizin tavsiyelerinizi dinleyerek seneler senesi brokoli yedik, şimdi de bir kinoa’dır gidiyor. Daha ne kadar kinoa yiyeceğiz? ‘Sağlıklı besinler’ trendlerinde yeni bir yıldız çıkmayacak mı?
- Kinoa sevmiyor musunuz, hayret! Ben bayılıyorum. Ama zevk meselesi tabii. Bahsettiğiniz yeni yıldız, lif açısından çok yoğun haliyle metabolizmayı çalıştıran, beyin için de yararlı ‘tef’ diye bir besin var. Bu, tam tahıllı bir karbonhidrat. Afrika’da yetişiyor. Henüz Türkiye’de var mı bilmiyorum ama Amerika’da patlama yaptı. Yakında burada da meşhur olacak.
Bu ilaç nasıl çalışacak peki? Tamamen ortadan kalkacak mı hastalık?
- Yok etmek değil de, önüne geçmek kastım. Geçenlerde Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün başkanıyla görüştüm. Hastayı 20-25 yıl daha fazla yaşatacak ilaçlar olduğunu söyledi. Tıpkı epilepsi ya da şeker ilaçları gibi, her gün ilacı alacaksınız ve günlük hayatınıza devam edeceksiniz. Alzheimer’dan ölünmeyecek artık. Hastalığın gidişatını kontrol altına alacağız. 5 sene ömrü kalanları 25 sene yaşatabileceğiz. Bu kanserde de böyle olacak.
Kanserin tedavisi de çıkacak mı yani?
- Evet. Kanseri asla tamamen iyileştirmeyeceğiz yani kökünü kazıyacak bir tedavi çıkmayacak. Ama kanserli hastaları uzun yıllar boyunca yaşatacağız. Öldürücü hastalığı kronik hastalığa çevireceğiz. 10 sene içinde pankreas, karaciğer ve mide gibi en korkulan kanser türlerinin bile ilaçla tedavisi olacak. Nasıl insanların yüzde 90’ı lösemiyle yaşayabiliyorsa, kanserle de yaşayabilecekler.
Peki şeker hastalığı?
- İleride pankreas hücrelerine nakil yaparak tamamen hastalığı yok edeceğiz.
1. Yüksek tansiyonu kontrol altına alın. 14/9 civarında gezen tansiyon, yüksek tansiyondur. Tansiyonunuzun 12/8 ya da 12/7 olması sağlıklı olur.
2. Doğal yemekler tüketmek gerek. Besinleri ne kadar topraktan çıktığı gibi tüketirseniz, o kadar iyi. Ne kadar işlenmişse, o kadar kötü. Sağlıklı olması şart değil, iş sevmenizde bitiyor. Kendinizi kandırmayın: Sağlıklı ama tatsız tuzsuz bir yemeği kimse yemez. Bir-iki yer bırakırsınız. Sevdiğiniz yemeklerin ne olduğunu listeleyin, aralarında sağlıklı olanlar varsa onları tüketmeye yönelin.
3. Düzenli spor yapmak şart. Ama gidip triatlon koşun demiyorum. Yürüyüş bile yeter. Ben yogayı seviyorum mesela. Sonunda meditasyon da yapıyorum, o da ruh halime iyi geliyor.
4. Alışkanlıklarınızla mücadele edin: Alkol, sigara, iş, para, seks, hepsi içinde. Amerika’da yapılan yeni bir araştırma gösteriyor ki, halkın 10’da 1’inde düzenli alkol alışkanlığı var. Bu azımsanacak bir şey değil.
Alkolizm ne demek? Etrafınızdaki insanlar siz içki içince rahatsız oluyorsa, alkol alışkanlığınız sosyal hayatınızı yürütmenize engel oluyorsa, siz sosyal içici değil alkoliksiniz. Demek ki hayattan kaçıyorsunuz. Bu her alışkanlık için geçerli.
Ruh sağlığı çok önemli. Kimse bu konuya önem vermiyor ama o kadar önemli ki! Sağlam bir ruh hali öncelikle strese karşı savunma mekanizması oluşturur. Aynı zamanda depresyon uykuyu bitirir. Ve sizi yaşlandırır. Onun için önceliğiniz ruhsal sağlınızı koruyacak şeylere yönelmek. İyi bir ilişki de bunun anahtarı. İyi bir ilişkin varsa, sosyal ilişkilerin kuvvetliyse ve hayatında ileriye yönelik gelişmeler olduğunu düşünüyorsan, ruhsal sağlığın iyidir. Tabii bunlar sadece bizimle ilgili şeyler değil.
Yaşadığımız yer bile stres yoğunluğumuzu etkiler. Bunu azaltmanın yöntemleri var. Küçük şeylerle bile stres azalabilir. Mesela banyo molası bunlardan biri. Ofisteyken tuvalete gidin, klozet kapağını kapatın, oturun ve beş dakika kimse sizi rahatsız etmeden kendi kendinize kalın, deşarj olun. Beyninizi dinlendirin.
Neden hipoglisime patlama yaptı?
Bunun gibi birden bire oranı yükselen birçok hastalık hakkında araştırma yapıyorum. Nedenini kimse bilmiyor. GDO’lu ürünlerin üzerinde kullanılan bazı ilaçlar insanların sindirim sistemini etkiliyor. Sindirim sistemi normal çalışmazsa, bu sefer vücut toksinleri biriktirmeye başlıyor ve bu enflamasyona neden oluyor. Bu, insülin ve ona benzer hormon dengesizlikleri yaratıyor. Bu hastalıkların kaynağı da o olabilir. Ama ikinci tip şeker hastalığı olan hastalar, ‘beyaz’ diye de anılan basit karbonhidratları hayatından çıkarırsa hayatları çok daha iyiye gidiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder