Dünya genelinde, en çok ölümle sonuçlanan hastalıklar arasında yer alan veremin, Türkiye'de giderek azaldığı, ancak sığınmacı ve göçmen nüfusta hastalık sıklığının arttığı belirtildi. Konu ile ilgili sayısal veriler paylaşan Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, bu durumun önüne geçilebilmesi için "Yabancılara yönelik belirli şehirlerde ayrı bir verem merkezinin bulundurulması faydalı olacaktır" önerisinde bulundu.
Türkiye’deki yabancı nüfusun artması, verem hasta sayısında da artışa neden oldu. Konu ile ilgili bilgiler veren Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Kalyoncu, “2011 yılına kadar yılda 200 yabancı ülke doğumlu verem hastası varken, 2015 yılında ülkemizde bu rakam 872 oldu” bilgisini paylaştı.
70. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası nedeniyle açıklama yapan Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, halk arasında “verem” olarak bilinen tüberkülozun, dünyada çok sayıda kişiyi etkileyen ve ölümüne neden olan hastalıklar arasında yer aldığını söyledi.
Veremin, dünyada en çok öldüren 10 hastalıktan biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kalyoncu, 2015’te dünya genelinde 10,4 milyon kişinin vereme yakalandığını, bunlardan 1,8 milyonunun yaşamını yitirdiğini ifade etti. Prof. Dr. Kalyoncu, “Yani, dünyada bir günde yaklaşık 5 bin kişi veremden ölmektedir. Dünya genelinde 10,4 milyon verem hastası olduğu ancak bunlardan 4,3 milyonuna hiç tanı konulamadığı hesaplanmaktadır.” diye konuştu.
Özellikle Asya ve Afrika’da hastalara tanı konulamamasının en önemli nedeninin, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve ekonomik sorunlar olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kalyoncu, veremin zamanında ve doğru tedavi ile tam iyileşme sağlanabilen bir hastalık olduğunu bildirdi.
“TÜRKİYE'DE VEREM AZALIYOR, ANCAK MÜCADELE AKSAMADAN SÜRMELİ”
Prof. Dr. Kalyoncu, Türkiye’de verem görülme sıklığının giderek azaldığına işaret ederek, “2015 yılında 12 bin 772 hastaya tanı konuldu, 2014 yılında ise tanı konan 13 bin 336 hastanın yüzde 85,3’ünün tedavisi başarıyla tamamlandı. Ayrıca, her yıl yaklaşık 20 bin kişiye verem hastalığının ortaya çıkmasını engelleme amaçlı koruyucu tedavi veriliyor. Ülkemizde veremle ilgili yürütülen başarılı çalışmalarla bu hastalıktan ölüm sayıları son derece azalmıştır” bilgisini verdi.
Dünya genelinde gelişmekte olan ülkeler içinde yer alan Türkiye’de, başarılı bir verem savaşı programı yürütüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Kalyoncu, hastalığın sıfırlanabilmesi için programın aksamadan sürdürülmesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Kalyoncu, hastalığın erken tanı ve tedavisinde verem savaş dispanserlerinin katkısının önemine işaret ederek, bu birimlerin uygun koşullarda çalışmalarına devam etmesi gerektiğini söyledi.
“YABANCI HASTALARIN VEREM TAKİBİ İHMAL EDİLMEMELİ”
Son yıllarda Türkiye’deki yabancı nüfusun artmasıyla, verem hasta sayısında artış olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kalyoncu, “2011 yılına kadar yılda 200 yabancı ülke doğumlu verem hastası varken, 2015 yılında ülkemizde bu rakam 872 olmuştur. Özellikle Türki Cumhuriyetlerden ülkemize gayri resmi olarak tedavi amacıyla gelen dirençli verem hastaları ile göçmenler/ sığınmacılar arasındaki verem hastalarının takip ve tedavi konusunun, önümüzdeki yıllarda giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle yabancı uyruklu/ göçmen hastaların takibi ve tedavisi konusunda yeni stratejiler geliştirilmeli” önerisinde bulundu.
Prof. Dr. Kalyoncu, özellikle, savaş gibi gerekçelerle Türkiye’de bulunan yabancılarda, kötü şartlarda kalabalık evlerde barınma zorunluluğu, iyi beslenememe ve tedaviye ulaşımda sıkıntı gibi nedenlere bağlı olarak verem sıklığının arttığına dikkati çekti.
Türkiye’nin, verem hastalığının kontrolünde göstereceği politik kararlılık ve daha da geliştirilmiş bir verem kontrolü programıyla başarı sağlayarak ‘Veremsiz Bir Türkiye’ hedefine doğru yürüyeceğini ifade eden Prof. Dr. Kalyoncu, “Yabancılara yönelik belirli şehirlerde ayrı bir verem merkezinin bulundurulması faydalı olacaktır” diye konuştu.
YABANCILARDA VEREM HASTALIĞI SIKLIĞI
Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de yaşayan yabancılarda verem sıklığına ilişkin bilgiler şu şekilde yer alıyor:
“2005 ile 2010 arasında yabancı ülke doğumlu hasta sayıları 63’ten 179’a, tüm hastalar içindeki oranı da yüzde 0,3’ten yüzde 1,1’e çıktı. 2011, 2012 ve 2013 yıllarında sırasıyla yabancı ülke doğumlu hastaların sayıları 202, 261 ve 491’dir; tüm hastalar içindeki oranları ise sırasıyla yüzde 1,3, yüzde 1,8 ve yüzde 3,7’dir. 2014 ve 2015 yıllarında ise sırasıyla 809 ve 872 yabancı ülke doğumlu hasta vardır. Bunların tüm hastalara oranı yüzde 6 ve yüzde 6,8’dir. Yabancı ülke doğumlu hastaların en çok geldikleri ülkelere bakıldığında, 2015’te kayıtlı hastalardan, Suriyeli 489, Azerbaycanlı 49, Afganistanlı 40, Türkmenistanlı 32, Bulgaristanlı 22 ve Özbekistanlı 22 hastadır. Ondan fazla hasta gelen diğer ülkeler sırasıyla, Gürcistan, Somali, Irak, Arnavutluk, Kırgızistan ve Almanya’dır. Özellikle eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelen hastalarda ilaç direnci tehlikeli boyutlardadır; dahası ülkemizde olmayan yaygın ilaç dirençli hastalar da buradan gelmektedir. Yabancı ülke doğumlu hastaların bir başka sorunu, uzun süren verem tedavisini sürdürmedeki zorluktur. Bu hastalar, tedaviyi terk etmekte, adres değiştirmekte ve tedaviyi düzenli sürdürmek bazılarında mümkün olmamaktadır. Düzenli tedavi edilemeyen hastalar, verem mikrobunu bulaştırmayı sürdürdüğü için tehlikelidir” Sözcü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder