İsviçre Zürih Üniversite Hastanesi ve Avusturya Viyana Tıp Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı araştırma alzheimer’ın doku nakli ameliyatlarıyla bulaşabildiği yönündeki tartışmalı iddiaları destekledi.
Araştırmacılar nakil geçirdikten sonra Creutzfeldt-Jakob adlı beyin hastalığına yakalanarak hayatını kaybeden 8 kişinin beynini inceledi.
Sinir dokusu nakli geçiren ve bu ameliyattan sonra Creutzfeldt-Jakob adı verilen beyin hastalığına yakalanarak hayatını kaybeden 28-63 yaş arası 8 kişinin beynini inceleyen araştırmacılar, amyloid-beta adı verilen proteinlerin oluşturduğu topaklara rastladıklarını açıkladı.
“Amyloid-beta” proteininin beyinde bu şekilde ortaya çıkmasının Alzheimer’in erken bir belirtisi olarak görüldüğünü söyleyen araştırmacılar, Alzheimer’e yakalanmak için görece genç olan bu kişilerin beyinlerinde bu proteine rastlamış olmanın kendilerini şaşırttığını söyledi.
Creutzfeldt-Jakob isimli hastalığın kadavralardan alınmış sinir dokularının nakli sonucunda hastalara bulaşabildiğinin daha önce tespit edilmiş olduğunu belirten araştırmacılar, elde ettikleri bu yeni verilerin Alzheimer’ın da “Creutzfeldt-Jakob gibi doku nakli ile insandan insana bulaşabileceğine işaret ettiğini gördüklerini söyledi.
Uzmanlar Alzheimer hastalığının tıbbi prosedürler nedeniyle insandan insana bulaşabileceği yönündeki kanıtlara şimdilik şüpheyle yaklaşıyor ve bu durumun mümkün olduğunun kesin olarak söylenebilmesi için daha çok fazla araştırma yapılması gerektiğini dile getiriyor.
31 Ocak 2016 Pazar
29 Ocak 2016 Cuma
Çocuğunuzun öksürüğünü azaltacak 5 yol
Basit önlemler onun, hastalığının ilerlemesini engelleyerek ilaç almasını engeller. İşte çocuğunuzun öksürüğünü hafifleten doğal ve kolay çözümler...
1.Burnu, sık sık tuzlu suyla temizleyin
Deniz suyu içerikli burun damlası ya da spreyi yahut evde hazırladığınız tuzlu suyla çocuğunuzun burnunu gün içerisinde temizlenebilir.
2.Yastığını yükseltin
Çocuk düz zeminde yattığında öksürüyorsa yastık biraz daha yükseltilmelidir
3.Soğur buhar uygulaması yapın
Çocuğunuza 3-4 saat arayla 5-10 dakika soğuk buhar makinasından yoğun buhar solutulabilir. Bu yöntem solunum yollarında ki tahrişi ve ödemi gidermeye yardımcı olur.
4.Öksürük şurubunu doktor olmadan kullanmayın
Bazı şuruplar öksürüğü baskılarken bazıları balgam söktürücü özelliği sebebiyle öksürüğü artırıyor. Ayrıca çoğu öksürük şurubunun sinir sitemi üzerine yan etkisi var. Bu sebeple çocuğun ihtiyacına uygun öksürük şurubu doktor tavsiyesi ile verilmeli
5.Ballı limonlu su hazırlayın
Birkaç damla ılık su içinde eritilmiş bala limon suyu katarak hazırlanan içeceği gece yatmadan önce 18 aylıktan büyük çocuğunuza içirin. Bal ve limon karışımı birçok ilaçta da kullanılan ve boğaz tahrişini rahatlatan doğal bir reçetedir
1.Burnu, sık sık tuzlu suyla temizleyin
Deniz suyu içerikli burun damlası ya da spreyi yahut evde hazırladığınız tuzlu suyla çocuğunuzun burnunu gün içerisinde temizlenebilir.
2.Yastığını yükseltin
Çocuk düz zeminde yattığında öksürüyorsa yastık biraz daha yükseltilmelidir
3.Soğur buhar uygulaması yapın
Çocuğunuza 3-4 saat arayla 5-10 dakika soğuk buhar makinasından yoğun buhar solutulabilir. Bu yöntem solunum yollarında ki tahrişi ve ödemi gidermeye yardımcı olur.
4.Öksürük şurubunu doktor olmadan kullanmayın
Bazı şuruplar öksürüğü baskılarken bazıları balgam söktürücü özelliği sebebiyle öksürüğü artırıyor. Ayrıca çoğu öksürük şurubunun sinir sitemi üzerine yan etkisi var. Bu sebeple çocuğun ihtiyacına uygun öksürük şurubu doktor tavsiyesi ile verilmeli
5.Ballı limonlu su hazırlayın
Birkaç damla ılık su içinde eritilmiş bala limon suyu katarak hazırlanan içeceği gece yatmadan önce 18 aylıktan büyük çocuğunuza içirin. Bal ve limon karışımı birçok ilaçta da kullanılan ve boğaz tahrişini rahatlatan doğal bir reçetedir
Etiketler:
çocuk,
çocuk sağlığı,
öksürük,
sağlık
28 Ocak 2016 Perşembe
'Bade İçin Bir İyilik, Bir İlik'
Hollanda’da yaşayan Muhammet Çakır’ın kan kanserine yakalanan 4 yaşındaki kızı Bade için zaman daralıyor. Kemoterapiye cevap vermeyen Bade’nin ilik nakli olabilmesi için Mart ayına kadar ilik bulunması gerekiyor.
Geçtiğimiz Temmuz ayında kan kanser teşhisi ile hastaneye yatırılan ve o zamandan beri tedavisi devam eden minik Bade için ilik arayışı devam ediyor. Esra ve Muhammet Çakır’ın sosyal medya üzerinden "Bade İçin Bir İyilik, Bir İlik…" sloganıyla yaptığı çağrılar üzerine Avrupa’dan ve Türkiye’den birçok duyarlı vatandaşın gönüllü olmasına rağmen, Bade için hala uygun donör bulunamadı.
TÜRK ANADOLU GEN YAPISI DAHA UYGUN
Bade’nin doktorlarının, uygun donörün Türk-Anadolu gen yapısında bulunma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söylemesi üzerine, Avrupa’dan sonra Türkiye’de de uygun ilik arayışına başlandı.
Minik Bade’nin yaşamına umut vermek isteyenler İstanbul Çapa’daki Kızılay Kan Merkezi’ne başvurabilirler.
Kemik iliği nakli, kan hücrelerinin yapımını sağlayan ana-kök hücrelerin sağlam bireylerden alınarak lösemi hastasına verilmesi işlemine deniyor. Nakil sayesinde hastada normal kan akışı sağlanmış oluyor ve yüzde 43 ile yüzde 83 oranında başarılı oluyor.
DONÖR ZARAR GÖRMÜYOR
Donörler kemik iliği veya kandan kök hücre alımı nedeniyle iş gücünü etkileyebilecek herhangi bir sorun yaşamıyor. Kemik iliğinin alındığı bölgelerde hafif ağrıların hissedilmesi dışında bir sorunla karşılaşmayan donörler, işlemden sonra hemen hastaneden ayrılabiliyor. ntvmsnc
Geçtiğimiz Temmuz ayında kan kanser teşhisi ile hastaneye yatırılan ve o zamandan beri tedavisi devam eden minik Bade için ilik arayışı devam ediyor. Esra ve Muhammet Çakır’ın sosyal medya üzerinden "Bade İçin Bir İyilik, Bir İlik…" sloganıyla yaptığı çağrılar üzerine Avrupa’dan ve Türkiye’den birçok duyarlı vatandaşın gönüllü olmasına rağmen, Bade için hala uygun donör bulunamadı.
TÜRK ANADOLU GEN YAPISI DAHA UYGUN
Bade’nin doktorlarının, uygun donörün Türk-Anadolu gen yapısında bulunma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söylemesi üzerine, Avrupa’dan sonra Türkiye’de de uygun ilik arayışına başlandı.
Minik Bade’nin yaşamına umut vermek isteyenler İstanbul Çapa’daki Kızılay Kan Merkezi’ne başvurabilirler.
Kemik iliği nakli, kan hücrelerinin yapımını sağlayan ana-kök hücrelerin sağlam bireylerden alınarak lösemi hastasına verilmesi işlemine deniyor. Nakil sayesinde hastada normal kan akışı sağlanmış oluyor ve yüzde 43 ile yüzde 83 oranında başarılı oluyor.
DONÖR ZARAR GÖRMÜYOR
Donörler kemik iliği veya kandan kök hücre alımı nedeniyle iş gücünü etkileyebilecek herhangi bir sorun yaşamıyor. Kemik iliğinin alındığı bölgelerde hafif ağrıların hissedilmesi dışında bir sorunla karşılaşmayan donörler, işlemden sonra hemen hastaneden ayrılabiliyor. ntvmsnc
Etiketler:
ameliyat,
çocuk,
ilik nakli,
kanser,
kanser tedavisi,
lösemi
Depresyonun ilacı sosyalleşmedir
Modern hayatla birlikte depresyonun görülme sıklığı da arttı. Psikolog Doç. Dr. Başaran Gençdoğan: "Depresyon 'çağın soğuk algınlığı' olarak değerlendirilmelidir. Kişi sosyalleştikçe ve sosyal ilişkiler kurdukça depresyon azalacaktır. " dedi.
Atatürk Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gençdoğan Çağın soğuk algınlığı olarak nitenlendirilmesi gereken depresyona giderek daha fazla kişide rastlandığını belirterek rahatsızlığın en iyi ilacının sosyalleşme olduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Gençdoğan, depresyona neden olan etkenler ve tedavi yolları konusunda açıklamalarda bulundu.
"Duygu, düşünce ve davranış bozukluğuna neden olan ve ilişkileri olumsuz yönde etkileyen depresyonun, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) tespitine göre "ilk beş hastalık" arasına girdiğini söyledi. Depresyonun, 20-30 yıl sonra ise psikolojik hastalıklar arasında ilk 2'de yer almasının beklendiğini bildiren Gençdoğan, hastalığa neden olan faktörlere değindi.
HAYATI OLDUĞU GİBİ KABULLENİN
Bilgisayar başında saatlerce vakit geçirmenin ilişkileri sanal hale getirdiğini belirten Gençdoğan, "Telefonla saatlerce mesajlaşarak iletişim sürdürmek ve yan yana gelindiği zaman da iletişimi sürdürememek insanları yalnızlaştırıyor. Bu durum depresyona neden oluyor. Depresyonun ilacı sosyalleşmedir. Kişi sosyalleştikçe ve sosyal ilişkiler kurdukça depresyon azalacaktır" dedi. Gençdoğan, depresyondan korunmanın en önemli yollarından birisinin de hayatı olduğu gibi kabul etmekten geçtiğini anlattı. Beklentiler ile elde edilenler arasında çoğu zaman farklar olduğunu vurgulayan Gençdoğan, hayatı olduğu gibi kabul etmek gerektiğini söyledi.
KİŞİ YAŞANILAN OLAYLAR SONUCU DEPRESYONA GİRMEKTEDİR
Yaşama "Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer" atasözünden hareketle yaklaşılması gerektiğini dile getiren Gençdoğan, şunları kaydetti:
"Bu kabul, depresyona yakalanma riskini azaltır. İnsan sürekli gelişmek, ilerlemek isteyen bir canlıdır. Gerçekçi olmayan beklentiler depresyonu artırabiliyor. Gerçekçi olmak önemlidir. Depresyon bazen fizyolojik rahatsızlıklardan kaynaklanabilir. Öncelikle bunun iyi anlaşılması lazım. Reaktif depresyon ise yaşam olaylarından kaynaklanır. Yaşanan olaylar sonucu kişi depresyona girmektedir. Birisinin kaybı depresyonu tetikleyebilir. Yani yaşamın kendisi aslında depresyonun tetikleyici unsurudur. Endojen depresyonda mutlaka psikiyatrik ilaçlara başvurulur. Ama reaktifse hem farmokolojik hem de psikoterapilerle tedavi edilebilir." Hürriyet
27 Ocak 2016 Çarşamba
Alerji az kalsın 15 aylık bebeği öldürüyordu
İngiltere'de yaşayan 15 aylık Finley Kirwan'ın cildinde aniden oluşan kırmızı kabarıklıklar nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Nefes darlığı, yutkunma zorluğu olan ve ateşi aniden yükselen küçük bebeğin ölümcül bir alerjik reaksiyon geçirdiği teşhis edildi.
Küçük bebeğin ateşinin çok yükselmesi ve vücudundaki kırmızı kabarcıkların hızlı bir şekilde artmasıyla aile hemen hastaneye koştu. Küçük Finley hastaneye gittiğinde bütün vücudu kaparmıştı ve ağzından kanlar akıyordu.
HASTALIĞINA İLAÇ SEBEP OLDU
Hemen yoğun bakıma alınan küçük bebek yapılan testlerin sonucunda karaciğerfonksiyonlarının düşük olduğu ve midesinde ciddi problemler olduğu tespit edildi. Küçük çocuğa genellikle ilaç alerjisinin sebep olduğu, nadir ve ölümcül olabien 'Stevens-Johnson Sendromu' tanısı konuldu.
BU KADAR HIZLI İLERLEYECEĞİ TAHMİN EDİLMİYORDU
Hastalığın bir anda bu kadar hızlı ilerleyeceğini tahmin etmediğini söyleyen Finley'in annesi Danielle kendini çok çaresiz hissetti. Finley 3 hafta boyunca hastanede tedaviedildikten sonra taburcu edildi. Küçük bebeğin bu sendromuna daha önce öksürüğünü hafifletmek için kullanılan şurubun sebep olduğu düşünülüyor.
STEVENS-JOHNSON SENDROMU NEDİR?
Stevens-Johnson sendromu cilt ve mukoza zarının ilaç ya da enfeksiyona karşı reaksiyon göstermesi sonucu oluşan nadir ve ciddi bir rahatsızlık. Genellikle gribe benzeyen belirtilerle başlayan hastalık cildin üst katmanının ölerek dökülmesine neden olan kırmızı, koyu döküntüler oluşur. Belirtileri yüzde ve dilde düşme, kurdeşen, ciltte ağrı, vücuda yayıyan kızarıklıklar ve deri değiştirme. Bu sendrom acil tıbbi müdahale gerektirir. Uzmanlar Stevens-Johnson sendromunun çok hızlı yayıldığını, çocuklarında en ufak bir belirti gören ailelerin hemen hastaneye başvurmaları gerektiğini aksi takdir geri dönüşünün olmadığını bildiyor. Ve bu hastalıkla asıl savaş hastaneden taburcu edildikten günler, aylar ya da yıllar içinde başlıdığını da ekliyorlar.
(hürriyet.com.tr)
Yüzünde kocaman bir kitleyle yaşayan adama yardım eli uzattılar
Avustralyalı iki turist; Kamboçya'da sokakta gezerken gördükleri, yüzünde devasa büyüklükte kitleyle yaşayan Vid'e yardım eli uzattı. Vid'in artık ameliyat olma umudu var.
Avustralyalı Diana Koski ve kocası John Nettleton balayını geçirmek için gittikleri Kamboçya'nın başkenti Phnom Penh'te, yüzünün sağ yarısı tümörle kaplı bir adamla karşılaştı. 34 yaşındaki Vid isimli adamın evsiz ve işsiz olduğunu öğrenen çift ona yardım etmek için seferber oldu. Talihsiz adamın doğuştan gelen bu rahatsızlığı sonucu kafasından aşağı sarkan ve çenesinin altına kadar inen kitle, yüzünün sağ tarafını tamamen kapatmış durumda.
YOLDA GÖRDÜLER, YARDIM ETMEK İSTEDİLER
Daily Mail Avustralya'ya konuşan bayan Koski, "Otelimizin yanındaki caddede hemen yanımızdan geçip gitti. Onu görünce şaşırdık. Kocama ona yardım etmemiz gerektiğini söyledim. Onunla konuşmaya başladım lakin bu çok zordu; çünkü o hiç İngilizce bilmiyordu. Etrafta bulunan bazı insanlar önce onu yanımızdan uzaklaştırmaya çalıştı daha sonra yanımıza gelip aramızda tercümanlık yaptılar. Ben Vid'e, ona yardım etmeyi denemek istediğimi söyledim." diyerek yaşadıklarını anlattı.
"KIZLAR BENİ BEĞENİR Mİ"
Avustralyalı çift daha sonra Vid'in doğduğu köye giderek, eğer becerebilirlerse talihsiz adamı ameliyat ettirme niyetleri olduğunu anlatarak köyün şefinden bu konuda izin aldı. Bayan Koski; "Vid ne ailesinden ne de yaşadığı yerden hiç bahsetmedi. Eğer köyden izin almamız gerekiyorsa demek ki ailesi olmamalı. Ben Vid'e başındaki kitleden kurtulmak ister misin? diye sorduğumda hemen bana 'Evet' dedi. Başka bir ülkeye gitmeye korkabilir diye aslında bunu sormaya çekiniyordum. Ben elimizden ne gelirse yapacağımızı lakin bunun aylar sürebileceğini söyledim. Bunun üzerine Vid, yüzündeki kitlenin alınmasından sonra kızların kendisini beğenebileceğini söyleyerek espri yaptı." dedi.
YARDIM İÇİN FACEBOOK SAYFASI AÇTILAR
Çift, Vid'in fotoğraflarını Facebook sayfalarında yayınlayarak, plastik cerrah ya da yardım etmek için başka bir yol arayışına girdi. Avustarlya'nın Perth şehrinden bir iş adamı kendileriyle hemen iletişime geçerek çifti Singapur'daki çok tanınmış bir plastik cerraha yönlendirdi.
TIBBİ KAYITLAR İNCELENECEK
Avustralyalı çift Vid'in tıbbi kayıtlarının, Singapur'a göndermek için ellerine ulaşmasını beklemekte. Tıbbi kayıtların değerlendirilmesi sonucunda ameliyatın bir seçenek olup olmadığı ortaya çıkacak. haberler.com.tr
26 Ocak 2016 Salı
Amerika kıtasını Zika virüsü paniği sardı
Amerika kıtasını Zika virüsü sardı. Virüs, Kanada ve Şili hariç tüm kıtayı tehdit ediyor. Çocuklarda hidrosefali gibi doğumsal anomalilere neden olan virüsle savaş için devletler harekete geçti.
Brezilya, ev ev gezerek sivrisinek avına çıkarken kökeni Afrika'nın tropikal toprakları olan Zika virüsü chilungunya ateşi, dang ateşi denilen bir ateş türüne yol açıyor. Virüsü kapan birçok insan aslında hastalanmazken, hamilelerde bebeği büyük oranda etkilediği ve doğumsal anomaliye neden olduğu ortaya çıktı. Virüsün henüz insandan insana geçip geçmediği bilinmiyor.
Aedes türü sivrisineklerden bulaşan hastalık ABD'nin güney bölgelerini de tehdit ediyor. Kanada ve Şili sivrisineğin bulunmadığı alanlar.
ZİKA VİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELER?
Uzmanlara göre virüsü alan insanların birçoğu rahatsızlanmıyor. Hafif ateş, döküntü, kas ağrısı ve göz kızarması gibi belirtileri olan virüsün bu etkileri 1 haftadan daha fazla etkilemiyor. Şu ana kadar kesin bir tedavisi ya da aşısı bulunmayan virüsün periyodik olarak salgına neden olduğu belirtiliyor.
ZİKA VİRÜSÜ NEDEN ENDİŞE YARATIYOR?
Brezilya'da virüsü kapan hamile kadınların bebeklerinde mikrosefali denilen, kafanın normalden küçük doğması ve beynin gelişmemesine neden olan bir hastalıkla doğduğu gözlemlendi. El Salvador'da ise Sağlık Bakanlığı 2 yıl boyunca hamile kalınmamasını önerdi.
ABD'DE VAKALAR OLDU MU?
ABD'deki vakaların çoğu seyahat eden turistler. Ancak 2007'den beri 30'a yakın vaka görüldü ve bunların çoğunun deniz aşırı ülkelerden geldiği tahmin ediliyor. Zika virüsüne neden olan sivrisinek ise ABD'nin güneyinde bulunuyor.
HAMİLE KADINLAR AMERİKA KITASI'NA SEYAHAT ETMESİN
Brezilya Sağlık Bakanı virüsün ciddiye alınması gerektiğini ve acilen bir aşı üretilmesi gerektiğini söyledi. Hamile kadınlara ise bu riskli ülkelere seyahat etmemeleri öneriliyor. Ayrıca insanlara uzun ve kalın giyinmeleri konusunda da öneriler veriliyor. Hürriyet
Bu yiyecekler artritten koruyor
Özellikle 50 yaş üstü kadınların, menopozla birlikte en çok yaşadığı hastalıklardan biri romatoid artrittir. Diz başta olmak üzere eklem ağrıları, şişkinlik ve ağrı ile kendisini gösterir. Eklem arası sıvı olan sinovyumun tükenmesi ile kendisini gösteren osteoartrit ve iltihaplanmanın daha fazla görüldüğü romatoid artrit hayat kalitesini ciddi anlamda düşürür. Beslenme uzmanı ve diyetisyen Selin Şahin, artriti gidermeye yardımcı olabilecek besinleri anlattı.
Eklemler, kemikler arasındaki bağlantıları oluşturur, onlara destek sağlar ve hareket etmesine yardımcı olur. Eklem yüzleri kıkırdakla örtülüdür ve eklem boşluğunu sinoviyal sıvı doldurur. Sağlıksız ve dengesiz beslenme, yaş, genetik yatkınlık, stres kıkırdak hücrelerinin yapısının bozulmasına ve sıvının azalmasına neden olabilir. Bunun sonucunda ağrı ile sonuçlanan reaksiyon ortaya çıkabilir.
Beyaz kan hücreleri eklemleri oluşturan kemikleri saran 'sinovyum' adlı zara göç eder ve ısı artışı, kızarıklık, şişlik ve ağrı ile belirlenen iltihaba neden olur. Romatoit artrit temel lezyonu bütün organlarda oluşabilir. Eklemi oluşturan bütün bölümler iltihaplanma sürecinden etkilenir.
Romatoit artrite kesin çözüm getiren bir diyet yok. Ancak araştırmalar bazı besinlerin romatoid artritte ağrıları gidermeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. İşte kış ayında tüketebileceğiniz romatoid artrit savaşçısı besinler…
DOĞAL SOĞUK SIKIM ZEYTİNYAĞI
Günlük beslenme programınıza soğuk sıkım zeytinyağı eklemeyi unutmayın. İtalya Catania Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada eklem yaralanması olan farelerin diyetine doğal soğuk sıkım zeytin yağı eklendi. 8 hafta süreyle diyetine soğuk sıkım zeytinyağı ekleyen farelerle eklenmeyen fareler takip edildi. Deneyin sonunda soğuk sıkım zeytinyağı eklenenlerde anlamlı derecede eklem sıvısında bulunan kıkırdakların yapısını koruyan ve kayganlaştırıcı özellik veren lubricinin oranları yüksek bulundu.
SOMON BALIĞI
Taze ve denizde yetişmiş somon balığını tercih edin. Bir tür göçebe tatlı su balığı olan somon soğuk sularda yaşar. Bu balık omega-3 yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından birisi. İsveç'te 32 bin kadının katılımcıyla yapılan bir araştırmada, ayda 5 kez, somon balığı gibi yağlı balık tüketenlerde eklem iltihabı riskinin yüzde 35 azaldığı gözlendi.
ZERDEÇAL
Araştırmalar zerdeçalın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve anti-enflamatuar yani iltihap giderici olduğunu kanıtlıyor. Kan temizyen baharat zerdeçal içerisindeki kurkumin sayesinde anti-intihapsal ajan olarak görev yapar. 2006 yılında yapılan bir çalışmada zerdeçalın artrit eklem iltihabını azalttığını ortaya çıkardı. 2009 yılında yapılan bir araştırmaya göreyse osteoartrit diz ağrısı olan insanlardan zerdeçalı günlük 800 mg ibuprofen alanlardan daha çok ağrılarının azaldığı gözlendi. Bu baharatı kullanırken dikkat edilmesi gereken nokta kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte zerdeçal alınmaması.
NARENCİYE
Yapılan bir araştıma için osteoartrit diz ağrısı olan kişiler 8 hafta sürecinde günlük bir doz narenciye kabuğu ekstratı aldı. Çalışmanın sonunda bioflavonoid olan nobiletin sayesinde diz ağrılarında azalma kaydedildi. Daha çok nobiletin almak için portakalı soyarken kabuğun beyaz kısmını çok fazla soymamaya çalışın.
ŞALGAM
İnsanların yaşamında uzun zaman yer alan bir bitki olan şalgamın kökü C vitamini bakımdan oldukça zengin. Ayrıca kolestrol ve sodyum bakımından düşük bir bitki. Kolesterol içermeyen ya da az miktarda kolesterol içeren besinler RA için önemli. Çünkü RA kişilerin kalp krizi geçirme ihtimali daha yüksek.
SARIMSAK
Yapılan araştırmalar şiş eklemler için sarımsağın önemli olduğunu gösteriyor. Anti-inflamatuar özelliği ağrıyı ve artrit nedeniyle oluşan inflamasyonu azaltmaya yardımcı olur. Sarımsağın içerisindeki allicin, artrit belirtilerini oluşturan mikroorganizmaların yavaş gelişmesini sağlar.
BRÜKSEL LAHANASI
Sodyum bakımından fakir, kırmızı kan hücrelerinin üretimine yardımcı olan folat ve C vitamini bakımından zengin bir sebze. Folat seviyelerin vücutta düşük olması demans, depresyon, felç ve kanser gibi sağlık sorunlarıyla bağlantılı. Brüksel lahanası ayrıca kolesterol içermez.
Buse Özel / Hürriyet
Kalp nakli için acil listesinde bekleyen Öykü'den acı haber geldi
13 yaşında yaşam savaşı veren kalp hastası Zeynep Öykü Ertok için uygun kalp bulunamayınca bugün sabah kötü haber geldi. Küçük kız 1,5 yaşından beri savaştığı hastalığına yenik düşmüştü.
Kalp nakli gerçekleştirilemeyen Öykü'nün babası Tugay Ertok, kızını kaybettiğini Twitter'dan duyurdu. Acılı baba "Her öykünün bir sonu var. Başınız sağolsun. Biricik kızımı, evladımı, Prensesimi kaybettik." sözleriyle kızının ölümünü duyurdu. Acılı baba yine Twitter'dan şu sözlerle helallik istedi: Öykü hepinizden helallik istiyor... Hakkınızı helal edin kızıma.
İstanbula evimize dönüyoruz.
1,5 YAŞINDAYKEN TEŞHİS KOYULDU
Zeynep Öykü Ertok'un 1.5 yaşındayken kalp hastası olduğu ortaya çıktı. 13 yaşına kadar yaşam savaşı veren ve Fenerbahçe taraftarı olan Öykü'ye tuttuğu takımın futbolcuları da destek olmuştu. Geçtiğimiz aylarda Fenerbahçeli futbolcu Hasan Ali Kaldırım da Twitter adresinden "Pazartesi Öykü için oynayacağım, Salı günü sesini duyacağım Allah'ın izniyle." diye paylaşım yaparak Öykü'ye moral vermişti.
"ACİLİN ACİLİ" LİSTESİNDEYDİ
Öykü’ye 1,5 yaşındayken hipertrofik kardiyomiyopati teşhisi konulmuştu. Ankara Başkent Hastanesi’nde tedavi altında olan Öykü’nün yaklaşık bir buçuk ay önce kalbi durmuş ve doktorları tarafından uyutulmuştu. Bunun üzerine baba Tugay Ertok, sosyal medyadan Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunmuş ve kızının nakil bekleyenler sırasında ‘acilin aciline’ alınmasını istemişti. Kısa bir süre sonra de Öykü, ‘acilin acili’ listesine alınmıştı.
KALP BULUNAMADI
Türkiye’de 28 bin 133 hasta organ nakil listesinde. Al Jazeera'nın haberine göre 659 kişi şu anda kalp bekliyor. Organ bağışı konusundaki en büyük sıkıntı beyin ölümü gerçekleşen hastalardan bağışın yeteri kadar olmaması. Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası daha önce yaptığımız röportajda toplumsal farkındalığın önemine dikkat çekmişti.
“Günümüzde 25000’den fazla hastamız organ nakli olmayı beklemektedir. Her yıl yaklaşık 4.000 yeni hastamız bu listeye eklenirken, kadavra organ bağışındaki yetersizlik nedeniyle yılda yaklaşık 2.000 vatandaşımız organ nakli olamadan hayatını kaybetmektedir. Bunun yanında 2014 yılında 1074’ü kadavradan olmak üzere toplam 4264 organ nakli gerçekleştirilmiştir. Bundan sonraki aşama olan aile onayı ve organ bağışı oranlarının artırılmasına yönelik toplumsal farkındalık çalışmalarımız da tüm hızıyla sürmektedir.” Hürriyet
25 Ocak 2016 Pazartesi
Büyük göğüsler bel fıtığına sebep olabiliyor
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Ayşegül Sivri, büyük göğüslerin bel fıtığına neden olabileceğini belirtti.
Standart ölçülerin dışındaki büyüklükte göğse sahip kadınların günlük hayatta kısıtlandıklarını hissettiklerini belirten Sivri, "İri göğüsler kadınlarda psikolojik travmaya neden olmanın yanı sıra fiziksel olarak da sıkıntılara yol açıyor dedi.
Büyük göğüslerin kadınların yaşam kalitesini düşürdüğünü belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ayşegül Sivri, "Büyük göğüs, boyun ve sırt ağrısından tutun da kişinin istediği kıyafeti giyememesi, göğüslerini saklamaya çalışması gibi birçok sağlık ve psikolojik problemleri beraberinde getiriyor. Göğüs ölçülerinin ideal sınırlar dışında olması kadınlarda önemli bir estetik kusur olarak görülüyor diye konuştu.
Son zamanlarda göğüs küçültme ve toparlama ameliyatlarına olan ilginin artış nedeninin bu operasyonun keyfi bir ameliyattan daha çok zaruri bir hale gelmesinden kaynaklandığını belirten Op. Dr. Ayşegül Sivri, şöyle konuştu:
"Göğüslerin büyük ve sarkık olması, sadece kadının estetik görüntüsünü bozmuyor, bunun yanında boyun, sırt ağrısına ve kollarda uyuşmaya neden oluyor. Büyük göğüslerin vücudu öne doğru çekmesine bağlı olarak kamburlaşma başlıyor, memenin alt kıvrımının terlemesiyle pişikler ortaya çıkıyor.
Büyük göğüslerin kadınların psikolojisini de olumsuz etkilediğini ifade eden Op. Dr. Ayşegül Sivri, şunları söyledi:
"Büyük göğüslü olan kişilerde, göğüslerini sürekli gizlemeye çalışmak gibi bir davranış bozukluğu gözleniyor. Toplumda bakışların sürekli kendilerinde olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden kambur durmaya başlayan ve zamanla kamburlaşan kişi, dışarıdan bakıldığında da kendine karşı güvensiz bir görüntü sergiliyor. Tabi bu şikayetler göğüslerin büyümeye başladığı ve belirginleştiği ergenlik yıllarında başlıyor. Göğüslerin büyüklüğü kıyafet seçimlerinde belli kısıtlamalar getiriyor. İstediği kıyafeti dilediğince giyemeyen kadın mutsuz oluyor. Göğüste oluşan sarkmalar kadınlarda estetik kaygısı oluşturuyor. Büyük göğüslü kadınlarda özellikle yaz aylarında şikayetleri artarak göğüs altında terlemeye bağlı mantar ve cilt enfeksiyonu da sık gözlenir. Göğüs küçültme ve toparlama ameliyatı sonrası bu şikayetlerin de tamamı giderilmiş olur. Bir diğer önemli yakınma yatarken ağırlığa bağlı nefes alma zorluğu, kollarda ve ellerde uyuşukluklardır. Bu operasyon en erken 18 yaşında uygulanan bir operasyondur. Şayet gecikilirse zaman hep kadınların aleyhine işlemektedir. Çünkü ağırlık etkisi ile bel ve boyun fıtıkları oluşmakta ayrıca hamilelik döneminde göğüslerin daha da büyümesine bağlı olarak ağırlık etkisi daha da artmaktadır. Kişileri korkutan en önemli nokta ameliyat sonrasında meme başında his kaybı ya da hamilelik sonrasında emzirememe korkusudur. His kaybı çoğu zaman kalıcı değildir. Günümüzde yeni teknikler sayesinde süt bezleri ve süt kanalları da ameliyat esnasında artık korunmaktadır. Böylelikle hamilelik sonrası emzirememe riski de oldukça azalmaktadır. Genel görüntünün kişide yaratmış olduğu psikolojik çöküntü hakkında "bedeniyle barışık olmayan kişi kendiyle de barışık değildir diyebiliriz. Yani sosyal yaşamda pek çok aktiviteden kendini soyutlayan kişide bu, psikolojik bir çöküntü de yaratabilir. Dolayısıyla yapılabilecek estetik cerrahi girişimler kişinin sosyal hayata katılımını arttıracaktır aynı zamanda meme küçültme ve toparlama ameliyatı hayat standartlarını oldukça arttıran bir operasyondur.
Yaşam kalitesi artan ve kendine güveni geri gelen kadınların hem iş hem de aşk yaşamlarında daha başarılı olduklarını dile getiren Op. Dr. Ayşegül Sivri ,"Bizim için önemli olan hastamızın mutluluğu. Estetik kaygılarından kurtulan kişiler hayata daha olumlu bakmaya başlıyor. Kendilerine güvenmeleri dışarıdan da fark ediliyor. İş yaşantılarında daha aktif roller almak istiyorlar ifadesini kullandı. mynet
Standart ölçülerin dışındaki büyüklükte göğse sahip kadınların günlük hayatta kısıtlandıklarını hissettiklerini belirten Sivri, "İri göğüsler kadınlarda psikolojik travmaya neden olmanın yanı sıra fiziksel olarak da sıkıntılara yol açıyor dedi.
Büyük göğüslerin kadınların yaşam kalitesini düşürdüğünü belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ayşegül Sivri, "Büyük göğüs, boyun ve sırt ağrısından tutun da kişinin istediği kıyafeti giyememesi, göğüslerini saklamaya çalışması gibi birçok sağlık ve psikolojik problemleri beraberinde getiriyor. Göğüs ölçülerinin ideal sınırlar dışında olması kadınlarda önemli bir estetik kusur olarak görülüyor diye konuştu.
Son zamanlarda göğüs küçültme ve toparlama ameliyatlarına olan ilginin artış nedeninin bu operasyonun keyfi bir ameliyattan daha çok zaruri bir hale gelmesinden kaynaklandığını belirten Op. Dr. Ayşegül Sivri, şöyle konuştu:
"Göğüslerin büyük ve sarkık olması, sadece kadının estetik görüntüsünü bozmuyor, bunun yanında boyun, sırt ağrısına ve kollarda uyuşmaya neden oluyor. Büyük göğüslerin vücudu öne doğru çekmesine bağlı olarak kamburlaşma başlıyor, memenin alt kıvrımının terlemesiyle pişikler ortaya çıkıyor.
Büyük göğüslerin kadınların psikolojisini de olumsuz etkilediğini ifade eden Op. Dr. Ayşegül Sivri, şunları söyledi:
"Büyük göğüslü olan kişilerde, göğüslerini sürekli gizlemeye çalışmak gibi bir davranış bozukluğu gözleniyor. Toplumda bakışların sürekli kendilerinde olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden kambur durmaya başlayan ve zamanla kamburlaşan kişi, dışarıdan bakıldığında da kendine karşı güvensiz bir görüntü sergiliyor. Tabi bu şikayetler göğüslerin büyümeye başladığı ve belirginleştiği ergenlik yıllarında başlıyor. Göğüslerin büyüklüğü kıyafet seçimlerinde belli kısıtlamalar getiriyor. İstediği kıyafeti dilediğince giyemeyen kadın mutsuz oluyor. Göğüste oluşan sarkmalar kadınlarda estetik kaygısı oluşturuyor. Büyük göğüslü kadınlarda özellikle yaz aylarında şikayetleri artarak göğüs altında terlemeye bağlı mantar ve cilt enfeksiyonu da sık gözlenir. Göğüs küçültme ve toparlama ameliyatı sonrası bu şikayetlerin de tamamı giderilmiş olur. Bir diğer önemli yakınma yatarken ağırlığa bağlı nefes alma zorluğu, kollarda ve ellerde uyuşukluklardır. Bu operasyon en erken 18 yaşında uygulanan bir operasyondur. Şayet gecikilirse zaman hep kadınların aleyhine işlemektedir. Çünkü ağırlık etkisi ile bel ve boyun fıtıkları oluşmakta ayrıca hamilelik döneminde göğüslerin daha da büyümesine bağlı olarak ağırlık etkisi daha da artmaktadır. Kişileri korkutan en önemli nokta ameliyat sonrasında meme başında his kaybı ya da hamilelik sonrasında emzirememe korkusudur. His kaybı çoğu zaman kalıcı değildir. Günümüzde yeni teknikler sayesinde süt bezleri ve süt kanalları da ameliyat esnasında artık korunmaktadır. Böylelikle hamilelik sonrası emzirememe riski de oldukça azalmaktadır. Genel görüntünün kişide yaratmış olduğu psikolojik çöküntü hakkında "bedeniyle barışık olmayan kişi kendiyle de barışık değildir diyebiliriz. Yani sosyal yaşamda pek çok aktiviteden kendini soyutlayan kişide bu, psikolojik bir çöküntü de yaratabilir. Dolayısıyla yapılabilecek estetik cerrahi girişimler kişinin sosyal hayata katılımını arttıracaktır aynı zamanda meme küçültme ve toparlama ameliyatı hayat standartlarını oldukça arttıran bir operasyondur.
Yaşam kalitesi artan ve kendine güveni geri gelen kadınların hem iş hem de aşk yaşamlarında daha başarılı olduklarını dile getiren Op. Dr. Ayşegül Sivri ,"Bizim için önemli olan hastamızın mutluluğu. Estetik kaygılarından kurtulan kişiler hayata daha olumlu bakmaya başlıyor. Kendilerine güvenmeleri dışarıdan da fark ediliyor. İş yaşantılarında daha aktif roller almak istiyorlar ifadesini kullandı. mynet
24 Ocak 2016 Pazar
Anne adaylarına 'plastik madde' uyarısı
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, anne adaylarının plastik maddelerden uzak durması gerektiğini belirterek, plastikte bulunan bisfenol a maddesinin doğacak çocukların ileriki yaşlarda birçok hastalığa yakalanma riskini arttırdığını söyledi.
Yeni Asır'da yer alan habere göre anne adaylarına plastik maddelerden uzak durmaları gerektiği çağrısında bulunan Doç. Dr. Çoksüer, içerisinde hormon bozukluğuna sebep olan bisfenol a maddesi içeren plastiklerin, şeker hastalığından kalp damar tıkanıklığına kadar birçok hastalığa davetiye çıkardığını kaydetti.
GEBELİK SIRASINDA PLASTİK MADDE KULLANMAYIN
Doç. Dr. Çoksüer, "Gebelik esnasında plastik malzeme kullanımı doğan çocukların ileri yaşamında şeker hastalığı, kalp damar hastalığı riskini arttırmaktadır. Plastik malzemelerin içerisinde bisfenol a maddesi vardır. Bisfenol a maddesi insan sağlığı için çok ciddi olumsuzluklara neden olduğu artık ispatlanmıştır. Son yapılan çalışmalarda plastik malzemelerin içerisindeki bisfenol a maddesi insanlarda şeker hastalığı riskini arttırdı ve metabolik sendrom gibi kalp damar hastalıklarını arttırdığı yapılan saldırılarda gösterilmiştir.
Bisfenol a maddesi insanlarda hormon bozucu bir maddedir. İnsan vücudunda hormon bozulduğu zaman, özellikle şeker hastalığının oluşumunu engelleyen insülin hormonlarında bozulma olduğu zaman insanlarda şeker hastalığı riski artmaktadır. Onun için mümkün olduğu kadar plastik malzemelerden uzak durmak gerekiyor
GEBELİK SIRASINDA PLASTİK MADDE KULLANMAYIN
Doç. Dr. Çoksüer, "Gebelik esnasında plastik malzeme kullanımı doğan çocukların ileri yaşamında şeker hastalığı, kalp damar hastalığı riskini arttırmaktadır. Plastik malzemelerin içerisinde bisfenol a maddesi vardır. Bisfenol a maddesi insan sağlığı için çok ciddi olumsuzluklara neden olduğu artık ispatlanmıştır. Son yapılan çalışmalarda plastik malzemelerin içerisindeki bisfenol a maddesi insanlarda şeker hastalığı riskini arttırdı ve metabolik sendrom gibi kalp damar hastalıklarını arttırdığı yapılan saldırılarda gösterilmiştir.
Bisfenol a maddesi insanlarda hormon bozucu bir maddedir. İnsan vücudunda hormon bozulduğu zaman, özellikle şeker hastalığının oluşumunu engelleyen insülin hormonlarında bozulma olduğu zaman insanlarda şeker hastalığı riski artmaktadır. Onun için mümkün olduğu kadar plastik malzemelerden uzak durmak gerekiyor
23 Ocak 2016 Cumartesi
Mide küçültme ameliyatları anatomik yapıyı bozuyor
Dr.Fevzi Özgönül, mide küçültme ameliyatları hakkında uyarılarda bulundu.
Son zamanlarda, özellikle ünlü isimler arasında, mide küçültme ameliyatlarına sık sık baş vurulduğunu görüyoruz. Ancak bu ameliyatların bedenin anatomik yapısını bozduğunu belirten Dr. Fevzi Özgönül önemli uyarılarda bulundu.
SİNDİRİM SİSTEMİNİ BOZARAK DÜZGÜN BESLENMEYİ ENGELLİYOR
Son zamanlarda mide Küçültme Ameliyatları Tüm Türkiye’nin gündeminde olduğunu dile getiren Dr.Fevzi Özgönül, “Peki bu tür ameliyatlar doğru mudur? Kalıcı mıdır? Bakınca Kilo vermek isteyenlere çok cazip bir teklif gibi geliyor ama… Siz yemiyeceğim diye uğraşmayın, cerrahlar midenizin yarısını alırsa zaten yiyemezsiniz. Böylece diyetlerde olduğu gibi geçici açlıklar ile uğraşmak yerine kalıcı olarak aç kalır ve çok kısa sürede kurtulmak istediğiniz kilolardan kurtulabilirsiniz diyorlar. Aslında kalıcı olarak kilolardan kurtulmanın yanında kalıcı olarak sindirim sitemini bozduğunuz için artık isteseniz de düzgün beslenemiyorsunuz. Düzgün beslenemediğiniz de ne mi oluyor. En başta bağışıklık sisteminiz çöküyor çünkü açlık sizi güçlü kılmıyor aksine zayıf düşürüp kilo vermenizi, sağlıyor. Zayıf düştüğünüz için bir ay gibi kısa sürede 10-15 kilo veriyorsunuz. Kilo verirken yiyecek bulamadığı için enerji olarak hiç kullanmak istemediği göbek yağlarını kullanmaya çalışıyor. Göbek yağlarını enerji olarak kullanınca sürekli kuyruk yağıyla beslenen bir kişi gibi kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere böbrekler dahil bir çok organınıza kendi elinizle zarar veriyorsunuz” dedi.
OBEZİTE VÜCUDUN KENDİNİ KORUMASIDIR
“Şüphesiz ki göbek yağlarından kurtulmak size çok hoş geliyor fakat bir de o yağları enerji olarak kullanmaya çalışan bedeninize sorun” diyen Dr.Fevzi Özgönül, “Şimdi oturun bir düşünün bedeninize bu derece kötü davrandığınızda sağlıklı olabileceğinizi umuyormusunuz? Obezite cerrahisi bedenin anatomik yapısını bozarak kilo verdirmeye ve kötü yağları enerji olarak kullanıp yok etmeye çalışıyor Obezite bedenin kendisini korumak için oluşturduğu bir fazlalıktır. Aynı yıkılmaması için bir binaya destek koymak gibi. Bedeni güçlü besinlerle düzenli , sindirim sisteminin fizyolojisini düzeltirseniz beden kendisini korumaya gerek duymaz göbek kendiliğinden kaybolur. Beden aklınızı dinleyin, Yaradanın verdiği bedenin anatomisini bozmayın. Hiç bir organ fazlalık olarak yaratılmamıştır.” dedi. Sözcü
Son zamanlarda, özellikle ünlü isimler arasında, mide küçültme ameliyatlarına sık sık baş vurulduğunu görüyoruz. Ancak bu ameliyatların bedenin anatomik yapısını bozduğunu belirten Dr. Fevzi Özgönül önemli uyarılarda bulundu.
SİNDİRİM SİSTEMİNİ BOZARAK DÜZGÜN BESLENMEYİ ENGELLİYOR
Son zamanlarda mide Küçültme Ameliyatları Tüm Türkiye’nin gündeminde olduğunu dile getiren Dr.Fevzi Özgönül, “Peki bu tür ameliyatlar doğru mudur? Kalıcı mıdır? Bakınca Kilo vermek isteyenlere çok cazip bir teklif gibi geliyor ama… Siz yemiyeceğim diye uğraşmayın, cerrahlar midenizin yarısını alırsa zaten yiyemezsiniz. Böylece diyetlerde olduğu gibi geçici açlıklar ile uğraşmak yerine kalıcı olarak aç kalır ve çok kısa sürede kurtulmak istediğiniz kilolardan kurtulabilirsiniz diyorlar. Aslında kalıcı olarak kilolardan kurtulmanın yanında kalıcı olarak sindirim sitemini bozduğunuz için artık isteseniz de düzgün beslenemiyorsunuz. Düzgün beslenemediğiniz de ne mi oluyor. En başta bağışıklık sisteminiz çöküyor çünkü açlık sizi güçlü kılmıyor aksine zayıf düşürüp kilo vermenizi, sağlıyor. Zayıf düştüğünüz için bir ay gibi kısa sürede 10-15 kilo veriyorsunuz. Kilo verirken yiyecek bulamadığı için enerji olarak hiç kullanmak istemediği göbek yağlarını kullanmaya çalışıyor. Göbek yağlarını enerji olarak kullanınca sürekli kuyruk yağıyla beslenen bir kişi gibi kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere böbrekler dahil bir çok organınıza kendi elinizle zarar veriyorsunuz” dedi.
OBEZİTE VÜCUDUN KENDİNİ KORUMASIDIR
“Şüphesiz ki göbek yağlarından kurtulmak size çok hoş geliyor fakat bir de o yağları enerji olarak kullanmaya çalışan bedeninize sorun” diyen Dr.Fevzi Özgönül, “Şimdi oturun bir düşünün bedeninize bu derece kötü davrandığınızda sağlıklı olabileceğinizi umuyormusunuz? Obezite cerrahisi bedenin anatomik yapısını bozarak kilo verdirmeye ve kötü yağları enerji olarak kullanıp yok etmeye çalışıyor Obezite bedenin kendisini korumak için oluşturduğu bir fazlalıktır. Aynı yıkılmaması için bir binaya destek koymak gibi. Bedeni güçlü besinlerle düzenli , sindirim sisteminin fizyolojisini düzeltirseniz beden kendisini korumaya gerek duymaz göbek kendiliğinden kaybolur. Beden aklınızı dinleyin, Yaradanın verdiği bedenin anatomisini bozmayın. Hiç bir organ fazlalık olarak yaratılmamıştır.” dedi. Sözcü
Kalp krizi nasıl anlaşılır?
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un yaşamını yitirmesinin ardından gündeme gelen kalp krizi, en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor.
Türkiye’de kalp krizi geçirenlerin ortalama yaşı ise 35-65 arasında değişiyor. Kardiyoloji Uzmanı Doktor Mahmut Gündüz, kalp krizi ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Şirinevler Hastanesi Başhekimi Kardiyoloji Uzmanı Doktor Mahmut Gündüz, kalp krizi için en tipik yakınmanın göğüste şiddetli ağrı ve sol kolda yaşanan uyuşma olduğunu söyledi. Doktor Gündüz, kalp krizi belirtilerini şöyle sıraladı: “Kalp krizi denildiği zaman, halk arasında genel olarak görülen bulgular göğüste şiddetli ağrı, sırtına ve sol koluna vuran, bazı kişiler de ise midesine hatta çenesine kadar vuran bıçak saplanır tarzdaki ağrılardır. Aynı zamanda ağrıyla birlikte sol kolda uyuşukluk çoğunlukla görülmektedir.”
Kalp krizinin kişiye göre farklı belirtilerle gelebileceği uyarısında bulunan Doktor Gündüz, “Bazı kişilerde direkt olarak göğüste şiddetli bir ağrı veya sol kolda uyuşuklukla gelebilir. Ancak her zaman bu olmayabilir. Bazen sadece bir bayılmayla veya nefes darlığıyla da ortaya çıkabilir. Bulgular çok farklı ve geniş bir alanı kapsıyor. O yüzden her göğsü ağrıyan, sol kolu uyuşan, yol yürümekle merdiven çıkmakla nefes darlığı çeken kişiler kalp krizi geçiriyor geçiriyor anlamına gelmez.” diye konuştu.
Doktor Gündüz, kalp krizi geçiren bir kişinin öncelikli olarak yapması gerekenleri şöyle ifade etti: “Çok şiddetli göğüs arısı yaşayan kişinin yapması gereken ilk şey eğer araç kullanıyorsa bir yere park edip temiz bir hava ortamına geçmesidir. Ardından derhal 112’yi arayıp yardım istemelidir. Bunun dışında varsa yanında aspirin çiğnemelidir. Bunun kalp krizinde çok ciddi faydası vardır. Oturup çömelmesi, öksürmesi gibi hareketleri yapabilir.”
Doktor Gündüz, kalp hastası bir kişinin her şeyden önce beslenme konusunda dikkatli davranmasını vurguladı. Kalp hastası bir kişinin daha sağlı yaşaması için asla kilo almaması gerektiğini kaydeden Gündüz, şöyle konuştu: “Mümkün olduğunca kalorisi düşük gıdalar yemek gerekiyor. Bunun haricinde diyete dikkat ederse haftada 3 gün 1 saat spor öneriyoruz. Spor, hastanın yaşına göre değişmektedir. 40 yaşındaki bir hasta ile 70 yaşındaki hastaya aynı sporu yapmalarını önermiyoruz. Genç yaştaki bir hasta aktif spor yapabilir. İlerlemiş yaştaki bir hastaya ise kültür-fizik hareketleri ve düz yürüyüşü tavsiye ediyoruz.” Sözcü
Temizlik sizi gripten korur
Hasta olmak istemiyorsanız bu kurallara uyun.
Soğuk havalardan dolayı kış mevsiminde çoğumuzun muzdarip olduğu grip, kaptığımız virüsün niteliğine göre ölümcül sonuçlara dahi yol açabiliyor. Hasta olmamak için dikkat edilmesi gereken faktörler arasında, hijyen konusuna özen göstermek ilk sıralarda yer alıyor.
BULAŞMASI ZOR İYİLEŞMESİ KOLAY
Geçmişe oranla tedavisinin gün geçtikçe daha zorlaştığı gözlemlenen gribe yakalanmamak için dikkat edilmesi gereken pek çok konu var. Öksürük ve hapşırık yoluyla insandan insana kolayca bulaşabilen virüsler, üç gün boyunca ortamda aktif kalabildiği için girip çıktığınız ortamların temiz olması çok önemli. Grip olan birinin öksürdüğü oda eğer temizlenmez ve havalandırılmazsa, aynı mekana iki gün sonra giren biri bile hastalık kapabilir. O nedenle hasta olanların maskeyle dolaşmaları, toplum sağlığı açısından çok değerlidir. Ortak havlu kullanımı, tokalaşma, aynı masada oturup ortak tuzluk vb. kullanmak bile virüsün kolayca bulaşmasına neden olur.
SAYISAL VERİLERLE GRİP
Her yıl milyonlarca insanı etkileyen solunum yolu enfeksiyonu olan grip, günümüzde ölüme varacak derecede ciddi sonuçlara sebep olabiliyor. Amerika Birleşik Devletlerindeki ölüm nedenleri arasında altıncı sırada yer alan grip virüsünün en hafif seyri bile, 3 gün iş gücü kaybına neden oluyor. Sürekli olarak yeni genetik kombinasyonlar yapan grip virüsü, her seferinde aynı belirtileri vermesine rağmen aynı tedaviye cevap vermiyor. Aslında tam olarak bir tedavisi olmadığı için en iyisi bu virüsten kendinizi korumaktır. Sağlıklı kişilerde, 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşme olabileceği gibi, dinlenmek, hijyene özen göstermek, bol sıvı tüketmek ve sağlıklı beslenmek gribin iyileşme sürecine olumlu etki yapıyor.
AĞIZ TEMİZLİĞİNE DİKKAT
Ağız yoluyla kolayca bulaşabilen bir hastalık olan gribe karşı önlem almak adına, ağız temizliğine ekstra özen göstermek gerekir. Grip olduğunuzda ağzınıza soktuğunuz her şey virüs taşıdığından, hem sizin hem de çevrenizin sağlığı açısından bu objelere dikkat edilmesi gerekir. Tıpkı diş fırçaları gibi… Bu nedenle banyoda hasta olan kişinin diş fırçasını ve havlusunu ayrı bir yere koyması, sevdiklerini korumak anlamında atabileceği önemli bir adımdır. Aksi takdirde diş fırçası ve havlu gibi ortak objelerin kullanımıyla hastalık kısır döngü halinde size geri döner ve iyileşmeyi geciktirir.
MİS GİBİ BİR EV İÇİN DOĞRU ÜRÜN
Temizlik yapmaya ne kadar düşkün olursanız olun, belirli unsurlara dikkat etmiyorsanız eviniz sadece yüzeysel anlamda temizlenir. Çünkü yaşadığınız ortamda tam anlamıyla hijyen sağlamak için dikkat etmeniz gereken pek çok unsur var.
**Kullandığınız ürünün, temizlediğiniz yüzeye ve cilde zarar vermemesine dikkat ediniz.
**Temizlik ürünlerinin kokusu çok önemli çünkü genellikle kötü kokan ürünler formülü ve içeriği itibariyle de sağlıklı olmaz.
**Ürünün uygun ambalajda olmasına dikkat edin.
**Ambalajın üzerinde, okunaklı, kolaylıkla silinemeyen, firma adı, marka, seri no, net ağırlık, kullanım bilgisinin olmasına özen gösterin.
**Temizlik ürününün hangi amaçlarla kullanılacağını ve yerini tam olarak belirleyiniz.
**Yeni çıkan ürünleri deneyiniz ve mevcut olanlarla kıyaslama yapınız.
**Raf ömrüne dikkat edin.
**Daima temizleme ve beyazlatma gücü yüksek olan ürünü seçin.
Soğuk havalardan dolayı kış mevsiminde çoğumuzun muzdarip olduğu grip, kaptığımız virüsün niteliğine göre ölümcül sonuçlara dahi yol açabiliyor. Hasta olmamak için dikkat edilmesi gereken faktörler arasında, hijyen konusuna özen göstermek ilk sıralarda yer alıyor.
BULAŞMASI ZOR İYİLEŞMESİ KOLAY
Geçmişe oranla tedavisinin gün geçtikçe daha zorlaştığı gözlemlenen gribe yakalanmamak için dikkat edilmesi gereken pek çok konu var. Öksürük ve hapşırık yoluyla insandan insana kolayca bulaşabilen virüsler, üç gün boyunca ortamda aktif kalabildiği için girip çıktığınız ortamların temiz olması çok önemli. Grip olan birinin öksürdüğü oda eğer temizlenmez ve havalandırılmazsa, aynı mekana iki gün sonra giren biri bile hastalık kapabilir. O nedenle hasta olanların maskeyle dolaşmaları, toplum sağlığı açısından çok değerlidir. Ortak havlu kullanımı, tokalaşma, aynı masada oturup ortak tuzluk vb. kullanmak bile virüsün kolayca bulaşmasına neden olur.
SAYISAL VERİLERLE GRİP
Her yıl milyonlarca insanı etkileyen solunum yolu enfeksiyonu olan grip, günümüzde ölüme varacak derecede ciddi sonuçlara sebep olabiliyor. Amerika Birleşik Devletlerindeki ölüm nedenleri arasında altıncı sırada yer alan grip virüsünün en hafif seyri bile, 3 gün iş gücü kaybına neden oluyor. Sürekli olarak yeni genetik kombinasyonlar yapan grip virüsü, her seferinde aynı belirtileri vermesine rağmen aynı tedaviye cevap vermiyor. Aslında tam olarak bir tedavisi olmadığı için en iyisi bu virüsten kendinizi korumaktır. Sağlıklı kişilerde, 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşme olabileceği gibi, dinlenmek, hijyene özen göstermek, bol sıvı tüketmek ve sağlıklı beslenmek gribin iyileşme sürecine olumlu etki yapıyor.
AĞIZ TEMİZLİĞİNE DİKKAT
Ağız yoluyla kolayca bulaşabilen bir hastalık olan gribe karşı önlem almak adına, ağız temizliğine ekstra özen göstermek gerekir. Grip olduğunuzda ağzınıza soktuğunuz her şey virüs taşıdığından, hem sizin hem de çevrenizin sağlığı açısından bu objelere dikkat edilmesi gerekir. Tıpkı diş fırçaları gibi… Bu nedenle banyoda hasta olan kişinin diş fırçasını ve havlusunu ayrı bir yere koyması, sevdiklerini korumak anlamında atabileceği önemli bir adımdır. Aksi takdirde diş fırçası ve havlu gibi ortak objelerin kullanımıyla hastalık kısır döngü halinde size geri döner ve iyileşmeyi geciktirir.
MİS GİBİ BİR EV İÇİN DOĞRU ÜRÜN
Temizlik yapmaya ne kadar düşkün olursanız olun, belirli unsurlara dikkat etmiyorsanız eviniz sadece yüzeysel anlamda temizlenir. Çünkü yaşadığınız ortamda tam anlamıyla hijyen sağlamak için dikkat etmeniz gereken pek çok unsur var.
**Kullandığınız ürünün, temizlediğiniz yüzeye ve cilde zarar vermemesine dikkat ediniz.
**Temizlik ürünlerinin kokusu çok önemli çünkü genellikle kötü kokan ürünler formülü ve içeriği itibariyle de sağlıklı olmaz.
**Ürünün uygun ambalajda olmasına dikkat edin.
**Ambalajın üzerinde, okunaklı, kolaylıkla silinemeyen, firma adı, marka, seri no, net ağırlık, kullanım bilgisinin olmasına özen gösterin.
**Temizlik ürününün hangi amaçlarla kullanılacağını ve yerini tam olarak belirleyiniz.
**Yeni çıkan ürünleri deneyiniz ve mevcut olanlarla kıyaslama yapınız.
**Raf ömrüne dikkat edin.
**Daima temizleme ve beyazlatma gücü yüksek olan ürünü seçin.
Kalp hastaları spor yapabilir mi?
Kalp hastalarının spor yaparken bazı kritik noktalara uyması gerekiyor.
Sağlıklı bir yaşam için spor şart. Ancak bazı hastalıklar spor alışkanlıklarınızı şeklillendirmeli. Örneğin kalp hastasıysanız daha dikkatli olmalı hatta bazı durumlarda spor yapmamalısınız. Konu ile ilgili olarak Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Osman Sönmez önemli bilgiler verdi.
KALP HASTALARI SPOR YAPABİLİR Mİ?
Kalp hastaları spor yapabilir, ancak bazı kalp hastalıklarında spor yapılması kesinlikle önerilmez. Bu hastalar, eforla göğüs ağrısı olanlar, ciddi kalp yetmezliği olanlar, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, diyabete bağlı hedef organ hastalığı olanlar, fonksiyonel kapasitesi sınırlanmış kapak hastaları ve Pulmoner hipertansiyonu olan hastalardır.
HANGİ SPORLARI YAPMAMALI?
Bazı kalp hastaları ile kalp kası kalınlaşması olanlar yarışmalı sporlardan uzak durmalı. Yine aynı hastalar ağır kaldırma, vücut geliştirme için yapılan sporları yapmamalıdır. Kalpte delik nedeniyle takipte olanlar dalgıçlık veya yüksek irtifa sporları yapmamalı.Kapak hastaları veya Pulmoner hipertansiyonu olanlar için ise karın basıncını artıran egzersizler son derece tehlikelidir.
HANGİ SPORLARA AĞIRLIK VERMELİ?
Genel olarak yukarıdaki bahsettiğimiz hastalıklara sahip olmayan hastalar mutlaka doktorlarına danışarak ve kontrollü olarak, extrem sporlar hariç diğer sporları yapabilir.
NELERE DİKKAT ETMELİ?
“Warm up” denilen ısınma fazı tüm sporları yaparken olmalıdır. 15 dakikalık ısınma egzersizinden sonra 30 dakikanın üstünde terleyici ve “hedef kalp hızına” ulaşmayı sağlayan t spor aktivitesi önerilir. Hedef kalp hızı 220- yaş şeklinde kabaca hesaplanır. Bu değerin %80’nine ulaşma hedeflenmelidir.
BU TESTLERİ YAPTIRIN!
Yukarıda bahsedildiği gibi düzenli spor yapacaklar kişilerin mutlaka aile hekimi muayenesi, gerekli görülen hastalarda ise EKG ve efor testi istenmelidir. 35 yaş üzerinde düzenli spor yapacak hastalara fizik muayene sonrası mutlaka efor testi yapılmalıdır
HAFTADA KAÇ GÜN SPOR YAPMALI?
İdeal olarak haftanın her günü 30 dakikanın üzerinde egzersiz önermekteyiz. Ancak haftada 5 gün kesinlikle spor veya egzersiz yapılmalıdır. Haftalık harcayacağımız kalori yaklaşık 1600 kalori civarında olmalıdır. (DHA)
Sağlıklı bir yaşam için spor şart. Ancak bazı hastalıklar spor alışkanlıklarınızı şeklillendirmeli. Örneğin kalp hastasıysanız daha dikkatli olmalı hatta bazı durumlarda spor yapmamalısınız. Konu ile ilgili olarak Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Osman Sönmez önemli bilgiler verdi.
KALP HASTALARI SPOR YAPABİLİR Mİ?
Kalp hastaları spor yapabilir, ancak bazı kalp hastalıklarında spor yapılması kesinlikle önerilmez. Bu hastalar, eforla göğüs ağrısı olanlar, ciddi kalp yetmezliği olanlar, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, diyabete bağlı hedef organ hastalığı olanlar, fonksiyonel kapasitesi sınırlanmış kapak hastaları ve Pulmoner hipertansiyonu olan hastalardır.
HANGİ SPORLARI YAPMAMALI?
Bazı kalp hastaları ile kalp kası kalınlaşması olanlar yarışmalı sporlardan uzak durmalı. Yine aynı hastalar ağır kaldırma, vücut geliştirme için yapılan sporları yapmamalıdır. Kalpte delik nedeniyle takipte olanlar dalgıçlık veya yüksek irtifa sporları yapmamalı.Kapak hastaları veya Pulmoner hipertansiyonu olanlar için ise karın basıncını artıran egzersizler son derece tehlikelidir.
HANGİ SPORLARA AĞIRLIK VERMELİ?
Genel olarak yukarıdaki bahsettiğimiz hastalıklara sahip olmayan hastalar mutlaka doktorlarına danışarak ve kontrollü olarak, extrem sporlar hariç diğer sporları yapabilir.
NELERE DİKKAT ETMELİ?
“Warm up” denilen ısınma fazı tüm sporları yaparken olmalıdır. 15 dakikalık ısınma egzersizinden sonra 30 dakikanın üstünde terleyici ve “hedef kalp hızına” ulaşmayı sağlayan t spor aktivitesi önerilir. Hedef kalp hızı 220- yaş şeklinde kabaca hesaplanır. Bu değerin %80’nine ulaşma hedeflenmelidir.
BU TESTLERİ YAPTIRIN!
Yukarıda bahsedildiği gibi düzenli spor yapacaklar kişilerin mutlaka aile hekimi muayenesi, gerekli görülen hastalarda ise EKG ve efor testi istenmelidir. 35 yaş üzerinde düzenli spor yapacak hastalara fizik muayene sonrası mutlaka efor testi yapılmalıdır
HAFTADA KAÇ GÜN SPOR YAPMALI?
İdeal olarak haftanın her günü 30 dakikanın üzerinde egzersiz önermekteyiz. Ancak haftada 5 gün kesinlikle spor veya egzersiz yapılmalıdır. Haftalık harcayacağımız kalori yaklaşık 1600 kalori civarında olmalıdır. (DHA)
22 Ocak 2016 Cuma
Stresten arındıran 8 yol
Mutsuz olmak kolay ama mutlu olmak için çaba sarf edin
Stressiz bir hayat mümkün değil. Aslında bir dereceye kadar da gerekli… Ancak bunun kronik bir hal almasını önlemeniz gerekiyor. Stresin hayatınızı yönetmesine izin vermek istemiyorsanız bu yöntemleri hayatınıza sokmalısınız. Güneşsiz günler sizi mutsuz etmesin.
SİZİ MUTSUZ EDEN ŞEYLERLE YÜZLEŞİN
Bir kağıda sizi mutsuz eden durumları ve karşılarına da neler yapabileceğinizi yazın. Bu bir tür yüzleşmedir ve sizle sizden başka kimse olmadığı için rahatsız olmayacağınız bir karşı karşıya geliştir. Sürekli aklınızda dönüp duran, çözümsüz gibi görünen durumlar sese söze dönüştüğünde onları şaşırtıcı biçimde kendinizden uzaklaştırabilirsiniz.
SÜREKLİ ENDİŞELİ OLAN İNSANLARDAN UZAK DURUN
Endişeli insanların yanında onların olumsuz duygularını ister istemez kendinize yük edinirsiniz. Bu tip kişilerle aranıza mesafe koyun ve olabildiğince az vakit geçirmeye çalışın.
NEŞELİ İNSANLAR EN YAKINLARINIZ OLSUN
Herkesin hayatında stres üreten durumlar vardır ancak bazı kişiler bu durumlardan kendilerini pozitif düşünce ile korumayı bilir. Neşeli kişiler sevgi böceği olmayabilir ama genellikle pozitif düşünmeye çalışan kişilerdir. Gülmek bulaşıcıdır, espritüel kişilerle zaman geçirin.
KOMEDİ FİLMLERİ YARDIMCINIZ
Sinema ve televizyon gözyaşı sever, çünkü alıcısı çoktur. Stresli olduğunuzda sizi üzecek hikayelere kendinizi kaptırmanıza hiç gerek yok. Komediler aslında size hayatı o kadar da ciddiye almamanız gerektiğini hatırlatır, böylece sizi stresten korur.
HEM SÖYLEYİN HEM DİNLEYİN
“Müzik ruhun gıdasıdır” diye boşuna denmemiş. Müzik psikolojinizi tamamen değiştirir. Ancak umutsuz aşk şarkıları, bir acıyı ifade etmek için yapılmış besteler sizi aşağı çeker. Bunun yerine hareketli, eğlenceli müzikler dinlemelisiniz. Aman dikkat! Size olumsuz anılar yüklemiş şarkılardan da uzak durmalısınız.
OKUDUKLARINIZ DA EĞLENCELİ OLSUN
Komik hikayeler sizi içine alır, okuduklarınızı görsellerken kafanız dağılır ve biraz olsun rahatlarsınız.
GÜNÜN BELİRLİ ZAMANLARINDA HABERLERDEN UZAK DURUN
Haberler şehrinizde, ülkenizde ve dünyada olup biten olayları anlatır ve bunlar genellikle umut veren gelişmeler olmaz. Bir süre haber okumazsanız hayattan geri kalmazsınız, kendinizi bir süre haberlere kapatın.
SİZİ GÜLDÜREN VİDEOLAR
İnternetteki eğlenceli videoları bulmanız çok kolay. Bunları izleyin, güldükçe mutluluk hormonu salgılayacaksınız ve bu da iyi hissetmenizi sağlayacak.
Stressiz bir hayat mümkün değil. Aslında bir dereceye kadar da gerekli… Ancak bunun kronik bir hal almasını önlemeniz gerekiyor. Stresin hayatınızı yönetmesine izin vermek istemiyorsanız bu yöntemleri hayatınıza sokmalısınız. Güneşsiz günler sizi mutsuz etmesin.
SİZİ MUTSUZ EDEN ŞEYLERLE YÜZLEŞİN
Bir kağıda sizi mutsuz eden durumları ve karşılarına da neler yapabileceğinizi yazın. Bu bir tür yüzleşmedir ve sizle sizden başka kimse olmadığı için rahatsız olmayacağınız bir karşı karşıya geliştir. Sürekli aklınızda dönüp duran, çözümsüz gibi görünen durumlar sese söze dönüştüğünde onları şaşırtıcı biçimde kendinizden uzaklaştırabilirsiniz.
SÜREKLİ ENDİŞELİ OLAN İNSANLARDAN UZAK DURUN
Endişeli insanların yanında onların olumsuz duygularını ister istemez kendinize yük edinirsiniz. Bu tip kişilerle aranıza mesafe koyun ve olabildiğince az vakit geçirmeye çalışın.
NEŞELİ İNSANLAR EN YAKINLARINIZ OLSUN
Herkesin hayatında stres üreten durumlar vardır ancak bazı kişiler bu durumlardan kendilerini pozitif düşünce ile korumayı bilir. Neşeli kişiler sevgi böceği olmayabilir ama genellikle pozitif düşünmeye çalışan kişilerdir. Gülmek bulaşıcıdır, espritüel kişilerle zaman geçirin.
KOMEDİ FİLMLERİ YARDIMCINIZ
Sinema ve televizyon gözyaşı sever, çünkü alıcısı çoktur. Stresli olduğunuzda sizi üzecek hikayelere kendinizi kaptırmanıza hiç gerek yok. Komediler aslında size hayatı o kadar da ciddiye almamanız gerektiğini hatırlatır, böylece sizi stresten korur.
HEM SÖYLEYİN HEM DİNLEYİN
“Müzik ruhun gıdasıdır” diye boşuna denmemiş. Müzik psikolojinizi tamamen değiştirir. Ancak umutsuz aşk şarkıları, bir acıyı ifade etmek için yapılmış besteler sizi aşağı çeker. Bunun yerine hareketli, eğlenceli müzikler dinlemelisiniz. Aman dikkat! Size olumsuz anılar yüklemiş şarkılardan da uzak durmalısınız.
OKUDUKLARINIZ DA EĞLENCELİ OLSUN
Komik hikayeler sizi içine alır, okuduklarınızı görsellerken kafanız dağılır ve biraz olsun rahatlarsınız.
GÜNÜN BELİRLİ ZAMANLARINDA HABERLERDEN UZAK DURUN
Haberler şehrinizde, ülkenizde ve dünyada olup biten olayları anlatır ve bunlar genellikle umut veren gelişmeler olmaz. Bir süre haber okumazsanız hayattan geri kalmazsınız, kendinizi bir süre haberlere kapatın.
SİZİ GÜLDÜREN VİDEOLAR
İnternetteki eğlenceli videoları bulmanız çok kolay. Bunları izleyin, güldükçe mutluluk hormonu salgılayacaksınız ve bu da iyi hissetmenizi sağlayacak.
Kış hamilelerine 10 öneri
Keyifli ve sağlıklı bir hamilelik için yapmanız gerekenleri Dr. Banu Duru anlattı
Hamileliğini kış aylarında geçirenlerin birkaç önlem alması gerekiyor. Sağlıklı bir hamilelik için öncelikle vücut direncinde azalma ya da gribal enfeksiyonlara yakalanma riskini her zaman göz önünde bulundurmalı. Peki kış hamileleri neler yapmalı? Acıbadem International Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Banu Duru, anne adaylarının kış mevsimini sağlıklı geçirmeleri için 10 öneride bulundu.
1. HAVA KİRLİ İSE DIŞARI ÇIKMAYIN
Kirli hava, yani toksinlerin boğaz ve akciğerlere ulaşması anne ve bebekte toksik etki ile enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor. Örneğin baş ağrısı, baş dönmesi, boğaz ve burun enfeksiyonu, gözlerde alerji gibi olumsuz tablolara yol açabiliyor. Bu nedenle kirli havada dışarı çıkmayın, buna mecbursanız eğer mutlaka maske ya da mendil kullanın.
2.C VİTAMİNİ VE SU
Kış mevsiminde turunçgiller ve yeşil sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin. Çünkü bunlar içerdikleri C vitamini başta olmak üzere pek çok vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sisteminizin güçlenmesini sağlayarak sizi üst solunum yolu enfeksiyonu ile birçok hastalıklardan koruyabiliyor. Ayrıca kış mevsiminde de gün içinde sıvı kaybı oluyor, bu nedenle susamasanız bile bol sıvı tüketmeye de özen gösterin. Ana besin öğelerinde vitaminin yanı sıra proteine de ağırlık verin. Protein kış mevsiminde vücut direncini arttırmaya yardımcı olan bir besin maddesi ve vücudun ana yapıtaşlarından birini oluşturuyor.
3.GRİP OLURSANIZ YATIN
Gribal enfeksiyonlarda en etkili tedavi, yatak istirahati etmek. Bol sıvı alımı, C vitamini takviyesi ve boğaz pastili desteği rahatlamanızı sağlayacaktır. Odanızdaki buhar makinesi de boğazda kuruluk ve burun tıkanıklığı şikayetlerini azaltacaktır. Ancak hamilelikte enfeksiyonlar daha ağır seyredebiliyor. Bu nedenle ateş ve genel durumda kötüleşme olursa dahiliye, K.B.B. ya da göğüs hastalıkları uzmanına başvurmayı asla ihmal etmeyin.
4. BALIK, ET, BADEM
Sağlıklı bir bebek için Omega3 desteği açısından haftada en az 2 gün balık, ceviz-badem tüketin. Ayrıca B vitamini desteği için de haftada en az 2 kez ızgara kırmızı et ile kuru baklagiller yemeye özen gösterin.
5.DOKTOR DESTEKLİ VİTAMİN KULLANIMI
Hamilelik döneminizde vitamin ihtiyaçlarınızı taze sebze ve meyvelerden almanız en doğru yaklaşım olacaktır. Ancak şehir hayatı organik sebze ve meyvelere ulaşımı zorlaştırıyor, endüstriyel gelişim arttıkça gıdaların temel besin değerleri azalıyor. Bu nedenle özellikle kış aylarında vücut direncinizi korumak ve sağlıklı bir fetus gelişimini sağlayabilmek için başta C vitamini, demir, kalsiyum ile D vitamini başta olmak üzere tüm multivitaminleri uygun dozlarda gıdalara ek olarak almanız öneriliyor. Ancak bu vitaminleri gelişigüzel almayın, mutlaka sizi takip eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına danışın.
6.KALABALIKTAN UZAK DURUN
Gribal enfeksiyonlardan koruyan en etkili önlem, kış aylarında mümkün olduğunca enfeksiyonun bulaşabileceği ortamlara girmemek oluyor. Örneğin toplu taşıma araçları, okullar, hastanelerin enfeksiyon klinikleri ile alışveriş merkezleri gibi ortamlardan mümkün olduğunca kaçının. Dışarı çıkmanız çok gerekli ise yanınızda taşıyacağınız hijyenik el yıkama ürünleri ve maske gibi materyallerle kendinizi koruyun.
7-BİTKİ ÇAYLARINDAN YARARLANIN
Gribal enfeksiyonlardan korunmak için doktorunuz önerdiği takdirde her gün C vitamini takviyesi alın. Ayrıca ıhlamur, elma ya da limon çayı gibi kış çayları gibi çaylar da enfeksiyon hastalıklarından korunmanızda fayda sağlıyorlar. Ancak bu çayları içmeden önce doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin.
8.TATLI TÜKETİRKEN DİKKAT
Kış aylarında evlerde zaman geçirme zorunluluğu nedeniyle gelişen tatlı krizleri ile abur cuburlar fazla kilo almanıza sebep oluyor ve sonrasında buna bağlı olarak sorunlar yaşanıyor. Yüksek tansiyon ve hamilelik diyabeti gibi durumlarda ise annede metabolik ve kardiyovasküler sorunlar, bebekte de büyüme ve gelişme sorunları gibi hayati önemi olan problemler gelişebiliyor. Bu yüzden ihtiyacınız olan kalori alımının üzerine çıkmayın, gerekirse bu konuda diyetisyen yardımı alın.
9. EGZERSİZİN GÜCÜ
Kış mevsiminde dışarıda spor yapmak sıklıkla hava koşullarına bağlı olarak mümkün olmayabiliyor. Ancak sporunuzu ihmal etmeyin, evinizde düzenli olarak yapmaya devam edin. Evde yapabileceğiniz en uygun egzersiz ise hamilelere yönelik yapılan pilates programları. Ev ortamında özel eğitmen ya da video yardımıyla yapacağınız 30 dakikalık egzersiz bile kalori kontrolü, kas gücü artımı ile esneklik sağlanması acısından çok yardımcı olacaktır. Yürüme bandında bile olsa gün içinde yapacağınız 30-45 dakikalık hafif tempolu yürüyüş de büyük fayda sağlayacaktır.
10.TEHLİKELİ ÜÇLÜ
Kışın tüketilen gıdalar karbonhidrat, yağ ve tuz bakımından sıklıkla zengin oluyorlar. Ancak bu tür gıdaların kış aylarında bolca tüketilmesi hamilelerde kan şekeri ve tansiyon değerlerinde yükselmelere, bunun sonucunda da anne bebeğin sağlığında olumsuz yönde sapmalara neden olabiliyor. Mevsim her ne olursa olsun mutlaka beslenmenize dikkat edin ve tuzlu gıdalardan kaçının. Sözcü
Hamileliğini kış aylarında geçirenlerin birkaç önlem alması gerekiyor. Sağlıklı bir hamilelik için öncelikle vücut direncinde azalma ya da gribal enfeksiyonlara yakalanma riskini her zaman göz önünde bulundurmalı. Peki kış hamileleri neler yapmalı? Acıbadem International Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Banu Duru, anne adaylarının kış mevsimini sağlıklı geçirmeleri için 10 öneride bulundu.
1. HAVA KİRLİ İSE DIŞARI ÇIKMAYIN
Kirli hava, yani toksinlerin boğaz ve akciğerlere ulaşması anne ve bebekte toksik etki ile enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor. Örneğin baş ağrısı, baş dönmesi, boğaz ve burun enfeksiyonu, gözlerde alerji gibi olumsuz tablolara yol açabiliyor. Bu nedenle kirli havada dışarı çıkmayın, buna mecbursanız eğer mutlaka maske ya da mendil kullanın.
2.C VİTAMİNİ VE SU
Kış mevsiminde turunçgiller ve yeşil sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin. Çünkü bunlar içerdikleri C vitamini başta olmak üzere pek çok vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sisteminizin güçlenmesini sağlayarak sizi üst solunum yolu enfeksiyonu ile birçok hastalıklardan koruyabiliyor. Ayrıca kış mevsiminde de gün içinde sıvı kaybı oluyor, bu nedenle susamasanız bile bol sıvı tüketmeye de özen gösterin. Ana besin öğelerinde vitaminin yanı sıra proteine de ağırlık verin. Protein kış mevsiminde vücut direncini arttırmaya yardımcı olan bir besin maddesi ve vücudun ana yapıtaşlarından birini oluşturuyor.
3.GRİP OLURSANIZ YATIN
Gribal enfeksiyonlarda en etkili tedavi, yatak istirahati etmek. Bol sıvı alımı, C vitamini takviyesi ve boğaz pastili desteği rahatlamanızı sağlayacaktır. Odanızdaki buhar makinesi de boğazda kuruluk ve burun tıkanıklığı şikayetlerini azaltacaktır. Ancak hamilelikte enfeksiyonlar daha ağır seyredebiliyor. Bu nedenle ateş ve genel durumda kötüleşme olursa dahiliye, K.B.B. ya da göğüs hastalıkları uzmanına başvurmayı asla ihmal etmeyin.
4. BALIK, ET, BADEM
Sağlıklı bir bebek için Omega3 desteği açısından haftada en az 2 gün balık, ceviz-badem tüketin. Ayrıca B vitamini desteği için de haftada en az 2 kez ızgara kırmızı et ile kuru baklagiller yemeye özen gösterin.
5.DOKTOR DESTEKLİ VİTAMİN KULLANIMI
Hamilelik döneminizde vitamin ihtiyaçlarınızı taze sebze ve meyvelerden almanız en doğru yaklaşım olacaktır. Ancak şehir hayatı organik sebze ve meyvelere ulaşımı zorlaştırıyor, endüstriyel gelişim arttıkça gıdaların temel besin değerleri azalıyor. Bu nedenle özellikle kış aylarında vücut direncinizi korumak ve sağlıklı bir fetus gelişimini sağlayabilmek için başta C vitamini, demir, kalsiyum ile D vitamini başta olmak üzere tüm multivitaminleri uygun dozlarda gıdalara ek olarak almanız öneriliyor. Ancak bu vitaminleri gelişigüzel almayın, mutlaka sizi takip eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına danışın.
6.KALABALIKTAN UZAK DURUN
Gribal enfeksiyonlardan koruyan en etkili önlem, kış aylarında mümkün olduğunca enfeksiyonun bulaşabileceği ortamlara girmemek oluyor. Örneğin toplu taşıma araçları, okullar, hastanelerin enfeksiyon klinikleri ile alışveriş merkezleri gibi ortamlardan mümkün olduğunca kaçının. Dışarı çıkmanız çok gerekli ise yanınızda taşıyacağınız hijyenik el yıkama ürünleri ve maske gibi materyallerle kendinizi koruyun.
7-BİTKİ ÇAYLARINDAN YARARLANIN
Gribal enfeksiyonlardan korunmak için doktorunuz önerdiği takdirde her gün C vitamini takviyesi alın. Ayrıca ıhlamur, elma ya da limon çayı gibi kış çayları gibi çaylar da enfeksiyon hastalıklarından korunmanızda fayda sağlıyorlar. Ancak bu çayları içmeden önce doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin.
8.TATLI TÜKETİRKEN DİKKAT
Kış aylarında evlerde zaman geçirme zorunluluğu nedeniyle gelişen tatlı krizleri ile abur cuburlar fazla kilo almanıza sebep oluyor ve sonrasında buna bağlı olarak sorunlar yaşanıyor. Yüksek tansiyon ve hamilelik diyabeti gibi durumlarda ise annede metabolik ve kardiyovasküler sorunlar, bebekte de büyüme ve gelişme sorunları gibi hayati önemi olan problemler gelişebiliyor. Bu yüzden ihtiyacınız olan kalori alımının üzerine çıkmayın, gerekirse bu konuda diyetisyen yardımı alın.
9. EGZERSİZİN GÜCÜ
Kış mevsiminde dışarıda spor yapmak sıklıkla hava koşullarına bağlı olarak mümkün olmayabiliyor. Ancak sporunuzu ihmal etmeyin, evinizde düzenli olarak yapmaya devam edin. Evde yapabileceğiniz en uygun egzersiz ise hamilelere yönelik yapılan pilates programları. Ev ortamında özel eğitmen ya da video yardımıyla yapacağınız 30 dakikalık egzersiz bile kalori kontrolü, kas gücü artımı ile esneklik sağlanması acısından çok yardımcı olacaktır. Yürüme bandında bile olsa gün içinde yapacağınız 30-45 dakikalık hafif tempolu yürüyüş de büyük fayda sağlayacaktır.
10.TEHLİKELİ ÜÇLÜ
Kışın tüketilen gıdalar karbonhidrat, yağ ve tuz bakımından sıklıkla zengin oluyorlar. Ancak bu tür gıdaların kış aylarında bolca tüketilmesi hamilelerde kan şekeri ve tansiyon değerlerinde yükselmelere, bunun sonucunda da anne bebeğin sağlığında olumsuz yönde sapmalara neden olabiliyor. Mevsim her ne olursa olsun mutlaka beslenmenize dikkat edin ve tuzlu gıdalardan kaçının. Sözcü
Kalp krizinin belirtileri nelerdir?
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un dün sabah saatlerinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesi yakınlarını ve sevenlerini üzerken, akıllara kalp krizi ve belirtilerini getirdi.
Kalp, insanlarda dinlenme ânında dakikada 60-80 kez tüm vücuda kan pompalayan güçlü bir pompadır. Tüm vücudun kan ihtiyacını karşılarken kendisinin de beslenmesi için kan kullanması gerekir. Kalbin kendini besleyen damarların (koroner arterler) dolaşım bozukluğunda koroner yetersizlik meydana gelir. Koroner yetersizlik durumları koroner damarlardaki darlıkların tipine, derecesine ve yerine göre değişir. Bazıları anjina seviyesinde kalırken diğerleri krize dönüşebilir.
Genelde fiziksel aktivite sırasında ortaya çıkan ve dinlenmekle geçen göğüs ağrıları (anjina) ilk uyarılardandır. Eforlu EKG ile kalp damarlarının fonksiyonelliği değerlendirilebilir. Anjinasız da kalp krizleri sık görülmektedir. Kalp damarları ânî olarak tıkanırsa kalp krizi ortaya çıkar.
KALP KRİZİNİN BELİRTİLERİ
Bazı belirtileri bulunmakta ve dikkat edildiğinde hayat kurtarıcı olabilmektedirler. Bunlardan başlıcaları;
Göğüs kafesinde nokta şeklinde yeri tarif edilemeyen yaygın ağrı ve baskı, sıkışma, ağırlık, huzursuzluk, adrenalin deşarjı ve ölüm hissi (ki buna ön göğüs ağrısı (Angina pectoris) denir)
Çeneye, boyuna, sol omuza, kola yayılan (tek ya da birkaç bölgede) göğüs ağrısı
Çarpıntı
Baş dönmesi, baygınlık, bayılma, bulantı, soğuk terlemeyle berâber göğüs kafesi şikâyetleri
Nefes daralması. Sözcü
Çeneye, boyuna, sol omuza, kola yayılan (tek ya da birkaç bölgede) göğüs ağrısı
Çarpıntı
Baş dönmesi, baygınlık, bayılma, bulantı, soğuk terlemeyle berâber göğüs kafesi şikâyetleri
Nefes daralması. Sözcü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)