Meme kanseri kadınların korkulu rüyası olmayı sürdürüyor ama size iyi bir haberim var: Tedavide özellikle son 10 yılda kat edilen mesafeler, başarılar ve alınan müthiş sonuçlar, hem biz doktorların hem de siz hastaların yüzünü güldürüyor ve güldürmeye devam edecek. Ama yine de amaç önce “korunma” sonra da “erken tanı” olmalı. Bu kesin!
Konu korunma olunca da Prevention dergisinde yayınlanan bir yazıyı size aktarmam lazım. Bence bu yazı mutlaka saklanmalı ve iki-üç ayda bir “hatırlamak için” tekrar tekrar okunmalı.
İşte o yazı...
MEMENİZİ TANIYIN
Bazı kadınların meme dokusu daha yoğundur. Bazılarının ise büyük memeleri olmasına rağmen içerdiği yağ doku çok ama meme dokusu azdır. Yapılan incelemeler gösteriyor ki meme dokusu yoğun ve fazla olan kadınların kanser riski diğerlerine göre 6 kat fazladır. Yoğun meme dokunuzu değiştiremezsiniz ama standart mamografi ile yetinmeyip daha ileri tetkikler yaptırmak elinizde.
HAREKET EDİN
Egzersiz yapmak her şeyden önce kilonuzu korumanıza destek olur, yağlanmanızı engeller. Yağ doku çoksa kanser riski de çoktur. Çünkü meme kanserinin tetikçisi olan östrojen menopozdan önce yumurtalıklarda üretilir, menopozdan sonraysa yağ dokudan salınır. Haftada üç gün 1-2,5 saat arasında tempolu yürüyüş yapan bir kadının meme kanseri riski yüzde 18 azalır.
AİLENİZİ ARAŞTIRIN
Meme kanserlerinin yüzde 5-10’u kalıtımsaldır. Üstelik de yalnızca anne tarafı değil baba tarafı da aynı oranda risk içerir. BRCA1 ve 2 gibi genlerin varlığı, meme kanseri riski açısından çok önemlidir. Aile öykünüzü bilirseniz bu tür ileri tetkikleri isteyebilecek bilgiye ulaşırsınız. BRCA gen mutasyonu olan kadınlarda kanser olasılığı diğerlerinden 5 kat fazladır.
KONTROL ÖNEMLİ
Şaşırtıcı ama mamografi kanser riskini artırır. Çünkü mamografide kullanılan iyonize radyasyon, hücrelerde DNA mutasyonlarına yol açar. Elbette söylediğimiz şey mamografi çektirmeyin demek değildir. Ancak gereklilik konusu hep gündemde tutulmalıdır. Göğüs bölgesinin ışınlanmasını gerektiren kanser türlerine yakalanan kadınların da meme kanseri riski artar. Daha yüksek doz, daha erken yaşta tedavi, daha yüksek risk anlamına gelir.
HORMON İLAÇLARI
Kadın Sağlığı İnisiyatifi’ne göre uzun süre östrojen-projesteron içeren ilaçları kullanmak, meme kanseri riskini yüzde 24 artırıyor. Riskiniz olmasa da jinekoloğunuzla birlikte menopozun konfor bozan sıcak basmaları, uykusuzluk, baş ağrısı gibi etkileri için hormon tedavisini planlarken, en düşük doz ve en kısa süreyi hedefleyin.
BEBEĞİNİZİ EMZİRİN
Amerikan Klinik Beslenme Dergisi, bebeğini ilk 6 ay düzenli emziren kadınların emzirmeyenlerden yüzde 10 daha düşük meme kanseri riski olduğunu bildiren bir çalışma yayımladı. Emzirdiği sürece yumurtalıkları östrojen üretimini asgaride tutan anneler, adet de görmediğinden vücutlarının östrojene maruz kaldığı süre daha kısa oluyor.
DENGELİ BESLENİN
Harvardlı araştırmacıların son yayınlarından birinde, karotenoid içeren gıdaları çok tüketen kadınların diğerlerinden yüzde 19 daha düşük meme kanseri riski taşıdığı belirtiliyor. Havuç, yeşil yapraklı besinler, kırmızı biber gibi gıdalarda bolca bulunan karotenoid gibi, karnabahar, brokoli ve lahanada depolanan sülforafan, domatesin aklımıza ilk getirdiği madde olan likopen de önemli kansersavar antioksidanlardır. Özellikle daha saldırgan ve ciddi seyirli olan östrojen reseptörü negatif meme kanserlerinde, bu antioksidanlar vücudu savunur. Alkol ise kullananın meme kanseri riskini kullanmayana göre 1,5 kat artırıyor.
ERKEN TANI
Amerikan Kanser Cemiyeti’ne göre erken teşhis edilip tedavisi planlanan meme kanserlerinin 5 yıllık sürvi (sağkalım) oranları yüzde 99 daha yüksektir. Meme kanseri taramalarının ilk basamağı olan klinik muayene ve görüntülemelerin de başlangıcı olan ultrason ve mamografi sıklığı için farklı görüşler var. Koruyucu tıp uzmanları eğer ailenizde meme kanseri yoksa, 50 yaşından itibaren her yıl ya da iki yılda bir klinik muayene ve mamografi öneriyor. Amerikan Kanser Cemiyeti de dahil olmak üzere başka bazı kuruluşlar ise 40 yaşından itibaren mamografiye gerek olduğu görüşündeler.
ÖNGÖRÜN
Hem aile öykünüzde kanser olguları hem de BRCA geniniz varsa, Angelina Jolie gibi hemen radikal bir kararla mastektomi yaptırmak tek seçeneğiniz değildir. Jinekoloğunuzla sonucu paylaşıp düzenli kontrollerinizi planlayabilirsiniz. Diğer risk gruplarından daha sık ve daha ayrıntılı incelemelerle takip edilebilirsiniz. Bazı görüşler tomoksifen gibi ilaçları bir tür koruyucu tedavi olarak hemen başlatmayı öneriyor. Son söz doktorunuzun önerileriyle sizin...
MÜCADELE PLANI
Yukarıdaki önlemler aslında her kadının yaşam tarzı olmalı. Kontrollerin sıklığı ve içeriği ise doktorunuzun önerileriyle sizin alacağınız karardır. Eğer tamoksifen gibi bir ilaç önerildiyse kullanma süresini de doktorunuzla tartışmalısınız. Amerikan Klinik Onkoloji Derneği, son yayınlarında tamoksifeni 5 yıl yerine 10 yıl kullananlarda tekrarlama riskinin daha az olduğunu bildirdi.
Sonuç olarak, sağlık kontrollerinizi yalnızca meme kanseri ile sınırlamamalısınız. Diğer sistemlerinizin de gerekli aralıklarla kontrollerini yaptırmalı ve sonuçları uzmanlarla paylaşıp önerileri uygulamalısınız.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu / hürriyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder