Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Güneş Berk, sosyal fobi hakkında bilgi verdi.
Sosyal fobi; hata yapma, küçük düşme, rezil olma, utanç duyma, aşağılanma, reddedilme korkusu nedeniyle, çeşitli toplumsal performans gerektiren durumlarda yaşanan sosyal kaygı bozukluğudur.
Toplum önünde rezil olma ve utanç duygusu
Hem sosyal yaşam hem de iş yaşamı, insanlarla yoğun etkileşimlerin yanı sıra birçok alanda performans sergilemeyi gerektirir. Hızla akıp giden günlük rutin içinde yeni insanlar ile tanışmak, grup etkinliklerinde bulunmak, toplantılara katılmak, yeni projeler ortaya koymak ve sunumlar fazlasıyla yer tutmaktadır. Bu gibi durumlarda sosyal fobisi olan kişi; kendi görünümünün ya da sunumunun diğer insanlar tarafından beğenilmeyeceğini, onların önünde rezil olacağını ve utanç duyacağını düşünür. Bu düşünceler kaygıyı artırır ve sempatik sinir sistemi aktif hale gelerek kaygının vücutta yarattığı bedensel etkiler ortaya çıkar. Kalp atışı ve nefes alış verişinde hızlanma, ağız kuruluğu, seste titreme, ateş basması, kızarma, terleme şeklinde ortaya çıkan kaygı belirtileri görülür. Kişi; bu belirtilerin dışarıdan fark edileceğini, kendisini toplum önünde küçük düşüreceğini ve utandıracağını düşünerek, daha çok korkar ve bir kısırdöngünün içine girer. Sonuçta, kendince tehdit olarak gördüğü durumlardan kaçınarak yaşamını sürdürmeye çalışır.
Kalabalık ortamları tehdit olarak algılama
Bir sosyal fobi hastası için, kendisine yönelik olumsuz yargı olasılığı taşıyan her ortam ya da durum kaygı vericidir. Yeni insanlar ile tanışma, otorite olarak gördüğü önemli insanlar ile konuşma, kalabalık önünde sunum yapma gibi durumlar tehdit olarak algılanır. Toplulukta adının söylenmesi, söz hakkı verilmesi, fikrinin sorulması, telefon görüşmesi yapması ve sözlü sınavlara girmek de bir işkence haline gelebilir. Bunun yanında; toplum içinde yemek ya da içmek, bir şeyler yaparken başkalarınca izleniyor olmak, toplantı, düğün, parti gibi kalabalık ortamlara katılmak ve umumi tuvaletleri kullanmak gibi birçok durum da onlar için oldukça zorlayıcıdır.
Kendini yalnızlaştırıcı önlemler alma
Sosyal fobi hastaları, çocukluklarından itibaren özellikle tehdit unsuru olarak gördükleri durumlarla baş etmek için bazı yöntemler geliştirir. Küçük yaşta sınıfta arka sıralarda oturmaya ve kendisine özellikle sorulmadıkça cevap vermemeye çalışmak bunlardan bazılarıdır. Hasta, sosyal ilişkilerden kaçındığı için çoğunlukla çekingen olarak görülür ve aşk ilişkilerinden uzak kalır. Yeni ve yabancı ortamlarda kaygısı artığı için, yalnız ya da tanıdığı kişiler ile kısıtlı aktivitelerde bulunur. Çok iyi yapmış olsa bile kaygısı nedeniyle ürettiği ödev ve projeleri sunmaktan çekinir. Göz önünde olacağı, insanlarla yoğun iletişim kuracağı ya da sık sık sunum yapmasını gerektirecek meslekleri tercih etmez. Eğer bu durumlara mecbur kalacak ise yatıştırıcı ilaçlar ya da Alkol kullanmak gibi uygunsuz baş etme yolları da seçebilir.
Psikoterapi ve ilaç tedavisi ile iyileşme mümkün
Çeşitli ortam ve durumlarda yaşanan bu korku ve bedensel belirtilerin, mizaç ya da kişilik özelliği olduğu, asla değiştirilemeyeceği düşünülerek çoğunlukla destek istenmediği bilinmektedir. Oysa hayatı bu kadar kısıtlamasına rağmen sosyal fobi; hem psikoterapiler hem de ilaç tedavileriyle, iyileşme oranları oldukça yüksek olan bir bozukluktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder