Tüm bilinçlendirme çalışmalarına ve kampanyalara rağmen ülkemizde organ bağışı bir türlü istenilen düzeye ulaşmıyor. Yalan yanlış bilgiler nedeniyle çok sayıda hayat kurtaracak organlar, toprağın altında çürüyüp gidiyor.
Organ Bağışı Haftası nedeniyle organ bağışındaki yanlış bilgi ve inanışlara dikkat çeken Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi Organ ve Doku Nakil Koordinatörü Hanife Yavuz, kulaktan dolma bilgilerin bağış oranlarını önemli ölçüde etkilediğine vurgu yaptı. Yavuz, organ bağışı hakkında sık sorulan soruları yanıtladı, önemli noktalara parmak bastı. İşte Yavuz'un anlattıklarıyla A'dan Z'ye organ bağışı:
Organ bağışı nedir, nasıl ve nereye organ bağışı yapabilirsiniz?
Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra başkalarının tedavisi için kullanılmak üzere izin vermesidir. 18 yaşını aşmış, akıl ruh sağlığı yerinde, mümeyyiz olan herkes organ bağışında bulunabilir. Organ bağışı bütün sağlık kuruluşlarında yapılabiliyor. Prosedür olarak bir form doldurulup organ bağış kartınız veriliyor. Beş dakikalık bir işlem diyebiliriz.
Organ bağışı yaptığım nereden biliniyor, ya kartım yanımda olmazsa?
Kişi organ bağışı yapmış ancak kartını yanında taşımıyor diyelim. Ama bir şekilde yaşamını yitirdi ve organ bağış kartı yanında yok. Böyle bir durumda ne olacak? Daha sonra da ayrıntılı değinileceği gibi kadavradan organ nakli sadece beyin ölümü olmuş kişilerden yapılır. Bunun anlamı şudur; kişi herhangi bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlı olarak yaşamını yitirmiştir. Beyin ölümü hali tespit edilip Sağlık Bakanlığının sistemine girildikten sonra sadece bakanlıktaki ilgili yetkililer kişinin organ bağışı olup olmadığını sistem üzerinden kontrol edebiliyor. Böyle bir durumda ölen kişilerin yakınlarına Türkiye’nin her yerinde, kişinin organ bağışı olsun ya da olmasın mutlaka organ nakli koordinatörleri tarafından bilgi verilip organ bağışı konusunda fikirleri alınıyor. Yaklaşımları olumlu ise yazılı onay alınarak bu kişilerden organ nakli yapılıyor. Kişinin kartı olsa dahi aileden mutlaka yazılı onay alınıyor. Kişinin önceden organ bağışı yapmış olması vasiyet değeri taşıdığından, ailelerin daha rahat karar vermesine yardımcı oluyor. Bu konuda toplumun hassasiyetleri ve etik değerler göz önünde bulunduruluyor. Organ nakli, bağışı zorla olabilecek bir şey değildir.
Organ bağış kartım birilerinin eline geçerse bana zarar verebilirler mi veya bağışlanan organları isteyen doktor istediği hastaya nakledebilir mi?
Bir de toplumda şöyle bir inanış var; “ organ bağışı yaptığımı ya organ mafyası öğrenir de peşime düşerse” , bunlar bazılarına komik gelebilir ama bu endişelerini dile getirenlerin oranı hiç de az değil maalesef. Biraz bilgi eksikliği, asparagas haberler, maillerde dolaşan bilgi kirliliklerinin bunlara sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Herkesin organ çıkarıp takmaya yetkisi ve de uzmanlık becerisi yoktur. Türkiye’de bu ameliyatları yapan insan ve merkez sayısı bellidir. Ve bir organ bağışı olduğunda bu bir koordinasyon sistemi tarafından idare edilir, çeşitli araştırmalar ve aşamalar sonucunda uygun alıcılara nakledilir. Yani isteyen hastane, isteyen doktor kendi isteği doğrultusunda kimseden organ alamaz, organ nakli yapamaz. Örneğin Şişli Hamidiye Etfal Hastanesinde beyin ölümü gelişen ve organları bağışlanan bir kişinin organlarının hangi hastanelerde, hangi hastalara nakledileceğine karar verme yetkisi bu hastaneye değil, doğrudan Sağlık Bakanlığı Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezine aittir. Koordinasyon sistemi hastanelerdeki Organ Nakli koordinatörlerinden başlar, sırayla Bölge Koordinasyon Merkezleri ve Ulusal Koordinasyon Merkezi olarak yapılanır. Organ nakli organizasyonunun mutlaka koordinasyon sisteminden, bilim kurullarından geçmesi ve şeffaf olması şartı vardır. Ayrıca her alınan organ herkese nakil edilemez. Bazı nakiller için de doku ve kan grubu gibi uygunlukların olması şartı vardır.
Beyin ölümü ve bitkisel hayat kavramları nelerdir?
Bir insanda beyin ölümünün gelişmiş olması demek; beynin tüm kan akımı ve oksijenlenmesinin durmuş olmasını, beynin tamamen ve geri dönüşümsüz olarak tüm fonksiyonlarını kaybetmiş olmasını tanımlar. Beyin ölümü olan kişi tıbben ve yasal olarak ölü kabul edilir.
Bitkisel hayatta ise; hastanın solunumu devam eder ancak makine desteğine ihtiyaç duyabilir. Bu kişiler makine desteği ile aylarca, yıllarca yaşayabilir. Bazı durumlarda iyileşme şansları vardır. Bazen televizyon veya gazetelerde ”3 yıl - 5 yıl sonra tekrar hayata döndü” vb. haberler duyarız, bu vakalar bitkisel hayatta olan kişilerdir. Derin koma da aynı şekildedir. Bitkisel hayattaki kişilerde az da olsa bir yaşam belirtisi vardır. İşte “bir ümit var mı” dediğimiz hasta grubu bunlardır.
Organ bağışının artmasının önündeki engeller nelerdir?
En başta bilgi eksikliği geliyor. İnsanlar organ bağışının ne olduğunu, nasıl ve hangi durumlarda yapıldığını bilmiyorlar. Dolayısıyla bilinmeyen bir konuya yaklaşımları da temkinli oluyor. Ölen bir yakınının organlarını bağışlamayı düşünen bir aile kişinin bedensel bütünlüğünün tamamen bozulacağı endişesini taşıyor. Oysaki organ nakli ameliyatının herhangi bir ameliyattan ( örn. Bir mide veya bağırsak ameliyatı ) hiçbir farkı yok. Hatta aşırı özen gösteriliyor. Vücut üzerinde tek bir ameliyat izi dışında kötü bir görüntü olmuyor, kişinin vücut bütünlüğüne saygı gösteriliyor.
Konuya olan ilgiyi azaltan diğer bir faktör de özellikle internet üzerinde mail grupları arasında dolaşan ‘şehir efsaneleri’ dediğimiz söylentiler veya gazetelerde yer alan “organ mafyası çocuk kaçırdı” şeklindeki gerçeği yansıtmayan haberlerdir. Bu zamana kadar bazen gazetelerde yer alan “kaçırıldı, organları alındı” vs. haberiyle ilgili böbreği veya başka bir organı alınmış ve tespit edilmiş bir vakaya rastlanılmadı. Bu konu ile ilgili adli tıp kurumu ve emniyet genel müdürlüğünün yazılı açıklamaları vardır. Reyting kaygısıyla yapılan bu haberler organ bağışını etkiliyor.
ÖNEMLİ FAKTÖRLERDEN BİRİ DE DİNİ İNANÇLAR
Her canlının hayatı kutsaldır, saygı gösterilmeli ve korunmalıdır. İnsanlarda “ acaba organ bağışı yaparsam günah mı işlerim “ düşüncesi var. Dini bilgi yetersizliği veya önyargılardan kaynaklı çekinceler de az değil. Bazen “organ bağışında bulunmak ister misiniz” diye sorduğumuz ailelerin konuyu önce bir din adamına danışmak istediklerini görüyoruz. Görüştükleri kişinin olumsuz görüş bildirmesiyle organ bağışından vazgeçen insanlar oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ bağışı ve naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. İslamiyet; organ-doku ve kan naklini zaruri bir tedavi yöntemi olarak kabul eder ve karşı değildir.
İslam dini açısından ilgili ayet ve hadisler de vardır. Bunlar; “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” Maide suresi, ayet 32
“İnsan kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.” Kıyame suresi, ayet 3-4.
Bağışlanan organlar kimlere naklediliyor?
Öncelikle doku ve kan grubu uygunluğuna göre acil bekleyen hastalara nakiller yapılır. Her hasta için organ nakli kriterleri vardır. Bu kriterleri bilim kurulları (böbrek, kalp, karaciğer) belirler. Organ paylaşımında en önemli öncelik; tıbbi aciliyet, doku ve kan grubu uyumudur.
Organ dağıtımını Ulusal Koordinasyon Sistemi yürütür. Önce ülkedeki tüm bekleyen acil hastalar taranır. Uygun acil hasta yoksa sıradan bekleyen hastalara nakil gerçekleştirilir. Yapılan tüm işlemler kayıt altına alınıp belgelenir.
Organ bağışında ne durumdayız?
Organ bağışı her geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık 1.5- 2 katı artış göstermekte ancak bu artış halen çok yetersiz. Ülke olarak yılda milyon nüfus başına minimum 25 kadavra donör sağlayabildiğimiz zaman organ nakli bekleme listelerindeki hastaları tedavi etme şansını yakalayabiliriz. Bizde ölümlerin ancak % 25-30 unun yakınları organ bağışını kabul ediyorlar. Bu da yılda milyonda 4,5-5 kişi demek.
Katolik bir toplum olmasına rağmen İspanya organ bağışında dünya lideri (milyon nüfus başına 35-40 arasıdır). Organ nakli bekleyen hasta listesine her yıl 4000-5000 yeni hasta ilave oluyor. Bizde ise yılda maksimum 3000-4000 kişiye (kadavra+canlı vericiden) organ nakli yapılabilmekte, geri kalanlar da maalesef kaderine terk edilmektedir. Yapılan nakillerin % 70 i canlıdan, % 30 u kadavradan sağlanmaktadır. İdeal olan çoğunluğunun kadavradan yapıldığı nakillerdir.
2014 yılı güncel organ bekleme listesinde kayıtlı hasta sayıları ise şöyle; 21565 kişi böbrek nakli, 2121 kişi karaciğer nakli, 532 kişi kalp nakli, 249 kişi pankreas nakli, 39 kişi akciğer nakli, 4 kişi kalp kapağı, 1 kişi, ince bağırsak nakli ve 3379 kişi ise ışığı görebilmek için kornea nakli sırası bekliyor. Diyalize giren hasta sayısı bugün itibariyle 59.016 kişi. Aslında diyalize giren bütün hastaların da böbrek nakli için aday olduklarını söyleyebiliriz. Her yıl bekleme listelerindeki hastaların ancak % 10 una organ nakli yapılabilmekte, buna karşın bekleme listelerine ise daha fazla hasta kayıt olmaktadır. Dolayısıyla organ bekleyen hasta sayısı ile nakil sayıları arasındaki uçurum her geçen yıl daha da artmaktadır. Bunun nedenleri daha önceden de değindiğimiz gibi toplumda organ bağışı kültürün yeterince yaygınlaşmamış olmasından kaynaklı, organ bağışı azlığıdır. İnsanlar hayatlarına sağlıklı devam ettikleri sürece organ bağışı gibi bir konuyu düşünmüyorlar.
TOPLUMSAL FARKINDALIK İÇİN İŞBİRLİĞİ ŞART
Biz organ nakli koordinatörleri olarak toplumdan organ bağış bilinci oluşturma çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu amaçla toplumun her kesimine, öğrencilere, değişik sektörlerde çalışan kişilere organ bağışı ile ilgili seminerler veriyoruz, zaman zaman alışveriş merkezleri, meydanlarda, metro çıkışlarında vs. organ bağış stantları açarak toplumsal farkındalık oluşturma noktasında çaba gösteriyoruz. Yine Sağlık Bakanlığımız da bir Avrupa Birliği projesi kapsamında bütün ülkeyi kapsayacak toplumsal farkındalık projesi yürütüyor. Bu amaçla 2014 yılında sağlık çalışanlarından başlamak üzere, basın temsilcilerine, Diyanet İşleri Başkanlığı işbirliği ile illerde müftülere, diyanet çalışanlarına, film yönetmenlerine, senaristlere yönelik çalıştaylar düzenledi, proje halen devam ediyor. Organ bağış seminerlerimiz devam ediyor, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında şirketlerle işbirliği halinde organ bağışının işlenmesini sağlıyoruz.
BİR GÜN SİZİN DE BAŞINIZA GELEBİLİR!
Organ nakli bekleyen hasta sayısı her geçen gün artıyor, ama bağışlar ortalamanın çok altında devam ediyor. Organlarımızı toprağa gömmeyi tercih ediyoruz. Hepimizin bir yakını, sevdiği, eşi, çocuğu, anne veya babası organ nakli bekleyen bir hasta konumunda olabilir. Organ nakli bekleme listesinde bekliyor olmak, birilerinin ölmesinin sizin yaşamanızı sağlıyor olması büyük bir travma. Aynı zamanda da yakınını kaybeden birinin bu durumundan olumlu bir sonuç çıkarması için bir fırsat oluşturuyor. Herkesi bir yaşam armağan etmeye davet etmek istiyoruz." NTV
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder